Burçlar Hangi Konudan Çeker

'Kadınca' forumunda zipper tarafından 3 Tem 2014 tarihinde açılan konu

  1. zipper

    zipper quae nocent docent

    [​IMG]


    "Ne Çektim Be!" Diyen Burçlar...

    Kırılmaca, darılmaca yok. Bu yazı biraz farklı olacak. Az buçuk kendimizle dalga geçeceğiz… Yüzleşecek ve “evet, aslında ben böyle yaptığım için başıma bunlar geliyor” diyeceğiz. Kimse mükemmel değil sonuçta, hepimizin defolu tarafları var değil mi J Tavsiyem, sadece kendi burcunuzu değil, dış dünyaya yansıttığınız kişiliğinizi simgeleyen yükseleninizi de okumanız.



    KOÇ

    “Hallederiz yahu, sorun değil!” demekten ne çektin ama… Hayır, her şeyi halledemeyeceğini hala nasıl öğrenemedin ben onu anlayamıyorum. Acelecisin, çabuk sıkılıyorsun, bir hışımla başlıyor işin sonunu getirmekte zorlanıyorsun. Ama işte cesur ve lidersin ya, herkese gücünü göstereceksin ya, hiçbir şey seni endişelendirmiyor. Ne biriken işler, ne son dk. iptal olan programlar, ne bozulan araba, ne yanlış giden mailler, ne eve giren fare… “Heyecan yapmaya gerek yok, o iş bende. Merak etmeyin…” diyerek bütün sorumluluğu da üstüne alıyorsun bir güzel. Sonra da “neden hep benim başıma geliyor bunlar” diyerek hayıflanıyorsun. Günah keçisi arıyorsan aynaya bakmanı tavsiye ederim. Kendi başına açtığın dertler bini geçti yahu…



    BOĞA

    “Akşam bir toplansak diyorum…” demekten ne çektin ama… Sen ve arkadaşların… Zevklerin ve sen… Her gece eller havaya yapmaya gittiğini söyleyemem. Çünkü oldukça ağırkanlısın ve zevki sefa ayağıma gelsin demeye daha bir yatkınsın. Öyle çok rahatına düşkünsün ki evinde misafir ağırlamaya, zengin bir sofra etrafında sohbet muhabbete doyamıyorsun. Venüs insanı olarak güzelliklere ayrı bir meylin var; özellikle yemek yemek senin için ayrı bir haz. Ve de cinsellik! Eğer biri sana çekici geliyorsa sonuna kadar peşinden gidiyorsun. Tensel bir burç olman seni çok ama çok zor durumda bırakıyor, farkında mısın? Flört etmek ve güzel bir sofrada yiyip içmek için hangi sorumluluklarını unuttun, haydi söyle. Hiç çekinme, burada biz bizeyiz J



    İKİZLER

    “Bundan sıkıldım ama ben…” demekten ne çektin ama… Hayır, seninle birlikte arkadaşların da çok çekti bu tavırlarından. Bir anın bir anına uymuyor ki senin. Önce sinemaya gitmek istiyor, sonra filmin yarısında sıkılıyor çıkıyorsun. Önce pizza sipariş ediyor, sonrasında keşke mantı isteseydim diyorsun. Vallahi bu gel git duygular ömür törpüsü, ben sana söyleyeyim. Sana karamsar diyorlar değil mi, çünkü aklın hep diğer seçenekte kalıyor. Elde ettiğinle bir türlü mutlu olamıyorsun. Aynı şey ilişkilerinde de geçerli. Hem hava grubuna mensup olup, hem de değişken nitelikte olmak zor tabi… Sen de haklısın…



    YENGEÇ

    “Neden beni anlamıyorlar ki!” demekten ne çektin ama… Telepatik güçlerimiz maalesef yok, farkında değil misin? Bazen kendi içinde konuşuyor ve bizim duyduğumuzu sanıp karşılık bekliyorsun. Haydi, bu hassaslığını geçtim bir de o kadar çok düşünüyorsun ki, 2 sene önce yaptığın bir konuşma bir anda aklına gelip kaygılara düşebiliyorsun. Hep yanlış bir şey yapma korkusundan, kendini açıklamaya çalışmaktan yorulmadın mı? Hayır, vücudun burada ama aklın o kadar farklı bir yerde ki… Büyük ihtimalle yaptığın yanlışlar da bundan kaynaklanıyor aslında. Dağınıksın, bunu kabul et… Bir anda dağılabiliyorsun, etrafı da yaptığın işi de dağıtıyorsun. Şu düşüncelerine bir zincir vursak hiç de fena olmaz… Evet, Ay tarafından yönetilmek gerçekten de zor; duygular tavan… Bir de Ay’ın sürekli değişen hali seni de etkiliyor. Ama yeter, kendine eziyet etme. Bu kadar çok düşünme!



    ASLAN

    “Sen bilmezsin, dur ben tavsiye edeyim…” demekten ne çektin ama… Herkesi sen yönlendiremez, herkesi sen organize edemezsin. Örneğin bir arkadaşının doğum günü var ve 20 kişilik ekip içinde bu doğum gününü organize etmek tabii ki de sana düşüyor. O kadar insan elini bile sürmezken, sen hemen atlıyorsun değil mi “ben yapacağım, ben yapacağım” diye… En güzelini ortaya çıkarmak için hırpalayıp duruyorsun kendini. Cömert tarafını, hep verici olmanı sömürmek isteyenler çıkabilir. Aman dikkat! “Dikkat çekeyim, herkes beni konuşsun, beni sevsin” derken, kendinden fazla ödün verdiğin günler olmadı mı? Lütfen, bırak seni olduğun gibi sevsinler. Her olaya müdahale etmek ve son noktayı sen koymak zorunda değilsin… Bırak…



    BAŞAK

    “Dur, bırak da yardım edeyim!” demekten ne çektin ama… Tabii sen mükemmelsin, her işi en doğru sen yaparsın… Kimseye ve kimsenin yaptığı işe güvenmediğin için bütün sorumluluğu üstüne alıyorsun. Sonra da bunun adı ‘yardım’ oluyor… Hem işte, hem okulda, hem evde çaktırmadan herkesi sen yönetiyorsun aslında. Bütün yük omuzlarında… Hayır, ego da değil seninki ama yine de sadece sen yapabilirsin gibi hissediyorsun. Kesinlikle bilgiçlik taslamıyorsun, ama karşı tarafı eleştirmeden de duramıyorsun. Genç yaşında başladığın eleştiriler, her konuya el atman, çalışkanlığın ve hizmet etmeye meyilli olman başına çok ama çok iş açıyor. İnsanlar bir zaman sonra seni kullanmaya başlayabilir, her işi sana yüklemeye çalışabilirler. Kafanı duvarlara vurmak istemiyorsan herkese görev dağılımı yap ve gereksiz yere yardım etmekten vazgeç! Kontrol delisi olmaya gerek yok…



    TERAZİ

    “Bu mu daha iyi, şu mu?” demekten ne çektin ama… Sen ve şu kararsız hallerin! Hayır, önünde seçenek olmasa da karar veremiyorsun ki sen… Özellikle de alışveriş noktasında bunu çok uyguluyorsun. Her şeyi ölçüp tartma huyun tamamen zaman kaybı… Tamam, kararını verip bir yola çıkıyorsun fakat hala için rahat değil ki. Ne yapacağız biz seninle böyle? Bir de ilginçtir ki erken yaşta evlenmeye müsait bir yapın var; eşini nasıl seçeceksin merak ediyorum. Nikâh masasına geldiğinde ‘evet’ derken bile Allah bilir aklından başka neler geçecek… Yorulmuyor musun hakikaten; kendine seçenekler yaratmaktan ve o seçeneklerin içinde boğulmaktan? Bu kadar titiz ve detaycı olma, lütfen… Akışına bırak artık her şeyi!



    AKREP

    “Sen görürsün gününü!” demekten ne çektin ama… Hırsların, intikam alma içgüdün o kadar gelişmiş ki, neredeyse sana yanlışlıkla omuz atan birinden bile öç almaya kalkışacaksın. Hatta sen kesin yolda yürürken insanlarla yarış da yapıyorsundur, tabii onlar bunun farkında bile değildir. Hayat senin için hep mücadelelerle dolu, güçlü olmak zorundasın. Mars ve Pluton tarafından yönetilmenin ceremesini çektiğin söylenebilir aslında. Hem kendinle, hem de insanlarla mücadele ediyor, en ufak hatayı kafanda büyütüp karşı tarafa bunu ödetmek istiyorsun. Bazen onlar bile farkında değil inan ki… Sinir, strese gerek var mı sence. Bence bazı insanları Allah’a havale et ve yoluna devam et...



    YAY

    “Ay bunu demeyecektim ya!” demekten ne çektin ama… Şu dilini tutamıyorsun değil mi? En son söylenecek şeyi, geliyorsun en başta söylüyorsun. Kim bilir kimlerin yanında, ne potlar kırdın. Hayır, sonra pişman da olmuyorsun aslında. “Evet, yanlış bir zamanda söylemiş olsam da söylediklerim doğru yani…” diyebilecek kadar da pişkinlik var J Bak dikkat et, kendine çok fazla düşman edinirsin böyle gidersen. Senin için iyi, herkesin iyiliğini düşünüyor olabilirsin fakat karşı taraf bunu böyle algılamaz. Bir anda kıskanç, fesat, gıcık bir insan olarak arkandan dedikodun yapılır; üzülürsün… Gel sen bazı düşüncelerini kendine sakla ya da bunu farklı bir dille yap… Konuşma tarzını değiştirmezsen daha çok çekersin…



    OĞLAK

    “Hayır, benim dediğim gibi olacak!” demekten ne çektin ama… Gerçi sen mi çektin, biz mi çektik belli değil. İnadım inat ve baskıcı tavırların seni soğuk ve gergin biri olarak gösteriyor. İnsanların senden nefret etmesini mi istiyorsun, özellikle mi yapıyorsun bunu? Gülmek, eğlenmek ve hayal gücü diye bir kavram var, hatırlatırım. Gevşemeyi dene, her zaman kontrollü olmak zorunda değilsin. Güzel şeyler hayal et, kuralları bazen esnetebiliriz. Hayata ve güzelliklere kendini daha fazla açmalısın. Karamsarlık ve sadece ben bilirim düşüncesi seni bitiriyor. Böyle devam edersen yakında yanında sadece annen kalacak. Tabii onu da çıldırtmazsan!



    KOVA

    “Salla ya, önemli değil…” demekten ne çektin ama… Bu kadar duyarsız, olayları bu kadar hafife alan bir burç daha var mı acaba? Aslında senin sorunun duygularla… Mesela toplumsal bir sorun olsa koşa koşa gider, halletmeye çalışırsın ama nedense bireysel duygularda noksanlık var. Aşk, sevgi, paylaşım; bunlar sana zor ve çok da fazla ciddiye alınmaması gereken konular olarak geliyor. Seviyorsan seviyorsundur; romantizme de pek gerek yok. Şu hayatta çok daha önemli şeyler var değil mi? Ah, ah ne yapacağız senin bu duygusuzluğunu… Hayır aşık da oluyorsun fakat kendin gibi birini bulmazsan çok ama çok zorlanıyorsun. Sonra da üzülen yine sen… “Umursamaz, kayıtsız, ilgisiz bir insan tipi… Aşk hayatını baltalamana gerek yok; hatırlatırım.



    BALIK

    “Ben sana mecburum, bilemezsin…” demekten ne çektin ama… Millette bağlanma sorunu olur, sen de ise tam tersine bağımlılık sorunu var! Hayır, bir de ‘aşk, aşk, aşk!’ diye gezinen birisin ve sana her ilgi gösterene aşık olup bağlanıyorsun. Bari tek bir kişiye bağlı kal diyeceğim ama yok işte o da… Ne kadar duygusal, romantik, hassas da olsan aslında aşk acısının üstünden gelecek gücün var. Tabi eğer yanında seninle ilgilenen biri varsa… Anında derdini tasanı unutup, o kişiye göre hareket etmeye başlıyor, hayatına dahil ediyorsun. İşte sonra yine bir hayal kırıklığı! Bu kadar sık aşık olma, yazık… “Beni neden hep hayırsızlar buluyor?” diye soruyorsan, cevabı kendine ara diyebilirim. Aşık olmak bu kadar kolay olmamalı…



     

Bu Sayfayı Paylaş