AKİS Sen çaldıkça Teodorakis Bir mor yağıyor üstüme... Dudaklarım öpüşmekten mosmor... Bir putum sanki ilahilerle denize fırlatılmış Ve bir deniz yağıyor üstüme Bakma sen sevgili Teodorakis Açgözlü güvercinlerin didiştiklerine! Avluların o en çakırkeyiflisine Mısır daneleri gibi serpilmişler ama Mısır danesi değil ki bu adalar Ne de biz güverciniz... Sekerek o güneş güzeli çakılların üzerinden Çıplak ayaklarımızın su sesleriyle Birbirimize Ve kendimize Bilakis Sen çaldıkça Teodorakis Bir mor yağıyor üstüme
ANAYASASI İNSANIN Kan yasasi bu insanin: Üzümden sarap yapacaksin Çakmak tasindan ates Ve öpücüklerden insan! Can yasasi bu insanin: Savaslara yoksulluklara Ve binbir belaya karsin Ille de yasayacaksin! Us yasasi bu insanin: Suyu savka döndürüp Düsü gerçege çevirip Düsmani dost kilacaksin! Anayasasi bu insanin Emekleyen çocuktan Uzayda kosana dek Yürürlükte her zaman
BAYRAMLIK Koyunlar keçiler ve koçlar için Ne kadar bayramsa Kurban Bayrami Bu baris var ya, bu baris Cephedekiler için o kadar baris
BULUŞMAK ÜZERE Diyelim yagmura tutuldun bir gün Bardaktan bosanircasina yagiyor mübarek Öbür yanda günes kendi keyfinde Ne de olsa yaz yagmuru Piril piril düsüyor damlalar Eteklerin uça uça bir kosudur kopardin Dar attin kendini karsi evin sundurmasina Iste o evin kapisinda bulacaksin beni Diyelim için çekti bir sabah vakti Erkenceden denize gireyim dedin Kulaç attikça sen Patiska çarsaflar gibi yirtiliyor su ortadan Ege denizi bu efendi deniz Seslenmiyor Derken bi de dibe dalayim diyorsun Içine dogdu belki de Iste çil çil kosusan baliklar Lapinalar gümüsler var ya Eylim eylim salinan yosunlar Onlarin arasinda bulacaksin beni Diyelim sapina kadar sair bir herif çikmis ortaya Çakmak çakmak gözleri Meydan ya Taksim ya Beyazit meydani Herkes orda sen de ordasin Herif bizden söz ediyor bu ülkenin çocuklarindan Yürüyelim arkadaslar diyor yürüyelim Özgürlüge mutluluga dogru Her isin basinda sevgi diyor Gözlerin yagmurdan sonra yapraklarin yesili Bi de basini çeviriyorsun ki Yaninda ben varim
CİHAT İÇİN CAHİT Cahit ki bu hasta düzende saglikli bir kanserdi Cahit ki haksizliga karsi üreyen höcrelerdi. Yorgun develer gibi çöktügü Dormen sölenlerinde bile 'Siz paranizi, ben kendi kendimi yerim,' derdi. Cahit zaten azalarak yasayanlardan degil Çogalarak ölenlerdendi
CANKURTARANLA Yardin be cancagzim Yardin sonunda su Beyoglu trafigini Ilkyardim pamuklariyla o ölümcül acelenden Korna çiçekleri açiyor simdi yaralarinin üzerinde Ölen yok sen gibi güzel Sinifsal ecelinden
DEĞİŞİK Baska türlü birsey benim istedigim, Ne agaca benzer ne de buluta benzer; Burasi gibi degil gidecegim memleket, Denizi ayri deniz, havasi ayri hava; Nerde gördüklerim, nerde o bekledigim kiz Rengi baska, tadi baska.
DEĞİŞİM Ince uzun bir hayvan Çarpiyor Çarpiyor Çarpiyordu kendini taslara. Cani mi sikiliyor Can mi çekisiyordu yoksa? Yok efendim dedi yanimdaki adam Gömlek degistiriyor yilan Bu hallerden anlariz dedi az çok Biz de sinif degismistik bi zaman
RAMBRANTIN RESMİ ÜZRE Karanliklar arasindan bir isin Bir kadin vucuduna vuruyor Asagidan yukariya Yikanmak uzre Geceligini kaldirmis Bacaklari bütün kadinlarin bacaklarindan Ama o ezele kalacak O bir isin yüzünden Aydinlatan yasamimizi Aydinlatan yalnizligimizi Bir tek isin yasasin.
SEVGİ DUVARI sen miydin o yalnizligim miydi yoksa kör karanlikta açardik pasli gözlerimizi dilimizde aksamdan kalma bir küfür salonlar piyasalar sanat seviciler derdim günüm insan içine çikarmakti seni yakanda bir amonyak çiçegi yalnizligim benim sidikli kontesim ne kadar rezil olursak o kadar iyi kumkapi meyhanelerine dadandik önümüzde altinbas altin zincir fasulye pilakisi aramizda görevliler ekipler hizir pasalar sabahlari açiklarda bulurlardi lesimi öyle sicakti ki çöpçülerin elleri çöpçülerin elleriyle oksardin beni yalnizligim benim süpürge saçlim ne kadar kötü kokarsak o kadar iyi baktim gökte bir kirmizi bir uçak bol çelik bol yildiz bol insan bir gece sevgi duvarini astik düstügüm yer öyle açik seçik ki basucumda bir sen varsin bir de evre saymiyorum ölüp ölüp dirilttiklerimi yalnizligim benim çogul türkülerim ne kadar yalansiz yasarsak o kadar iyi
AKDENİZ YARAŞIYOR SANA Akdeniz yaraşıyor sana Yıldızlar terler ya sen de terliyorsun Aynı ıslak pırıltı burun kanatlarında Hiç dinmiyor motorların gürültüsü Köpekler havlıyor uzaktan Demin bir çocuk havladı Fatmanım cumbadan çarşaf silkiyor yine Ali dumdum anasına sövüyor saatlerdir Denizi tokmaklıyor balıkçılar Bu sesler işte sessizliğini büyüten toprak O sesinin sardunyalar gibi konuşkan sessizliği Hayatta yattık dün gece Üstümüzde meltem Kekik kokuyor ellerim hala Senle yatmadım sanki Dağları dolaştım Ben senden öğrendim deniz yazmayı Elimden düşmüyor mavi kalem Bir tirandil çıkar gibi sefere Okula gidiyor öğretmenim Ben de ardından açılıyorum Bir poyraz çizip deftere Bir ada var sırf ebabil Dönüyor dönüyor başımda Senle yaşadığım günler Gümüş bir çevre oldu ömrüm Değince güneşine Neden sonra buldum o kaçakçı mağarasını Gözlerim kamaşınca senden Ölüm belki sularından kaçırdığım O loş suda yıkanmaktır Durdukça yosundan yeşil Kulaç attıkça mavi Ben düzde sanırdım yıkıntım Örenim alkolik asarım Mutun doruğundaymışım meğer Senle çıkınca anladım Eski Yunan atları var hani Yeleleri bükümlü Gün inerken de öyle Ağaçtan izdüşümleriyle Yürüyor Balan tepeleri Yürüyor bölük bölük can Toplu bir güzelliğe doğru Kadınım Yaraşıyorsun sen Akdenize
AY! AY! AY! Şu gökteki ay var ya Şu boktan şu yarım ay Bakarsan bakarsan bakarsan Bi tek sözüme bakıyor benim dolunay olmak için O bana bakıyor Ben ona. O bana bakıyor Ben ona, Hepimiz ama Hepimiz Hepimiz Bakıyoruz hep birbirimize bakıyoruz hep bakıyoruz ADAM olmak için hep Ay! Ay! Ay! O bana bakıyor Ben ona. O bana bakıyor Ben ona Canım yanarcasına Ne zaman Ama ne zaman olacak bu iş? Bakıyorum bakıyorum da aya Bakıyorum da ayın ayaklarına Yatırmışlar yine Ahmed'i falakaya
Bİ DAMLACIK Duru bir yeşildi ortalık Akşam güneşi kırılmış bir mızrak boyu Ve çocuk sesleriyle iniyordu ışık, Ağlarda sanki dargın bir kılınç balığı Pullarını döküyor üstüme Bir sessizliği anlatmak için yazıldı bu şiir Belki de anmak için bi damlacık bir sessizliği
GÜLER YÜZÜMLE Viran bir rum evi adada oturduğumuz ev Serinliğine serin Ferah olmasına ferah ya Tam bir hakuran kafesi. Bu deyimi aslına döndürmek için mi nedir Bir çift de kumru gelip Yuva yapmış çatısına. Öyle usturubunla yerleşmişler ki Çürümüş tahtaların arasına Dışardan görünmüyorlar hiç. Yalnız El-ayak çekildikten sonra DerindenVe civan demlerle demlenircesine Başlıyor dem çekmeleri Benim de çökmeye yüz tutmuş Şu can kafesimde Kadir sevgilim Güler'e sevgim ÜSKÜDARA GİDELİM diyor hala ÜSKÜDARA GİDELİM