Cemal Safi / Tüm Şiirleri.

'Ünlü Şairlerden Şiirler' forumunda sha. tarafından 10 Ağu 2009 tarihinde açılan konu

Konu etiketleri:
  1. sha.

    sha. ..daha çirkin, daha huysuz

    DÖN

    Sevdigim ellerde nazın çekilmez,
    Olur ya usanıp bıkarlarsa dön.
    Sohbetin dinlenmez kahrın çekilmez,
    Olur ya gönlünü yıkarlarsa dön.

    Yalan sözlerine inandıkların;
    Riyakar yüzüne aldandıkların;
    Birgün terk ederse dost sandıkların,
    O tatlı canını sıkarlarsa dön.

    Anlarsın sevdiğim hele düşünce,
    Kıymetimiz soysuz ele düşünce,
    Ünvanın duyulup, dile düşünce,
    Lakabını dilber takarlarsa dön.

    Eger savunacak sözün kalmazsa,
    Başka çaren başka çözüm kalmazsa,
    Sokağa çıkacak yüzün kalmazsa,
    Artık kötü gözle bakarlarsa dön.

    CEMAL SAFİ



    BİLSEYDİM

    Meydan mı verirdim bu ayrılığa?
    Bilseydim bu kadar zor olduğunu.
    Bilseydim dünyanın böyle karanlık,
    Bilseydim bu kadar dar olduğunu.

    Dilimden sıçrayan bir kıvılcımın,
    Bilseydim bir anda kor olduğunu.
    Bilseydim şu anki gönül acımın,
    Senin yokluğundan var oldugunu.

    Boyun mu bükmezdim sitem etmene,
    Bilseydim sükutun kar oldugunu.
    Sebep mi olurdum dargın gitmene,
    Bilseydim küsünce sır olduğunu.

    Bilseydim yüzümün dört mevsimi güz,
    İçimin ağlayan nar oldugunu.
    Bilseydim odamın dört duvarı buz,
    Sensiz yatağimin kar olduğunu.

    Fırsat mı tanırdım bu dargınlığa,
    Bilseydim bu kadar zor olduğunu.
    Bilseydim zindandan daha karanlık,
    Bilseydim hücreden dar olduğunu....

    CEMAL SAFİ


    BIRAKMADIN

    Hasret ettin yaşamaya
    Çıkacak yol bırakmadın;
    Vebâlini taşımaya,
    Tutacak kol bırakmadın.

    İnandım dost sözüne,
    Boyun büktüm her nazına,
    Yıllar var ki el yüzüne,
    Bakacak hâl bırakmadın.

    Yaralıysam vuran sensin,
    Günahıma giren sensin,
    Umudumu kıran sensin,
    Tutacak dal bırakmadın.

    Dudak büktün her soruma,
    Fesat kattın her yoruma,
    Kırk yılda bir hayrıma,
    Çıkacak fal bırakmadın.

    Üstümde yok başımda yok,
    İsim de yok aşım da yok,
    Yaslanacak taşım da yok,
    Yatacak çul bırakmadın.

    Âlem duydu âvazımı,
    Küfre yordu niyâzımı,
    Musâllada namazımı,
    Kılacak kul bırakmadın...

    CEMAL SAFİ


    BİR GELİR GİDER



    Yüzüne bakınca içim tutuşur,
    İçime bir kızıl kor gelir gider.
    Geçtiğin sokaklar şavkınla ışır,
    Bastığın toprağa nur gelir gider.

    Helal-i hoş olsun gurur da, naz da,
    Ne olur tebessüm etsen biraz da?
    Gülmezsen gökyüzü aysız kalmaz da,
    Yüzün gibi mehtap zor gelir gider.

    Tarifin olmuyor ne kadar yazsam,
    Ellerim tutmuyor resmini çizsem,
    O güzel çehreni görmeyen ressam,
    Bilmez ki dünyaya kör gelir gider.

    Yeryüzü hiç afet görmedi sanma,
    Ey benim aklımı alan muamma,
    Her türlü felaket mümkündür amma,
    Sen gibi kıyamet bir gelir gider.

    CEMAL SAFİ
     
  2. sha.

    sha. ..daha çirkin, daha huysuz

    İSRAF HARAMDIR
    Farkında değilsin vurduğun yerin
    Şuramdır sevdiğim işte şuramdır
    Mecnun'un aldığı darbeden derin
    Yaramdır sevdiğim gönül yaramdır

    Giderim mutluluk senden ıraksa
    Hasretin yakamı bir an bıraksa
    Uğrunda mutlaka kurban gerekse
    Sıramdır sevdiğim benim sıramdır

    Umudum ilgine avuç açarken
    Selamı çok görme gelip geçerken
    Aşkımı unutma beni harcarken
    Haramdır sevdiğim israf haramdır
    CEMAL SAFİ


    YARALI KALBİME

    Yaralı kalbime hedef atılan
    Taşlar seni sordu nerdesin diye
    Gücendiğim aynalara çatılan
    Taşlar seni sordu nerdesin diye

    Her köşe başında karşıma çıkan
    Derbeder halime umursuz bakan
    Mağrur hayaline gözümden akan
    Yaşlar seni sordu nerdesin diye

    Ruhum yıllar yılı aşkla ördüğüm
    Saçlarının tellerine kördüğüm
    Kollarıma koşuyorken gördüğüm
    Düşler seni sordu nerdesin diye

    Dinlemedi bülbül güldeydi aklı
    Kanarya florya saka meraklı
    Hepsi bir ağızdan kan ağlamaklı
    Kuşlar seni sordu nerdesin diye

    Mahzun ayvalara gülen narlara
    Aramızda erimeyen karlara
    Hasretinle solan sonbaharlara
    Kışlar seni sordu nerdesin diye

    Meskenim meyhane yaslı her gelen
    Burada dağıtır efkarı bilen
    Selamıma saygı ile eğilen
    Başlar seni sordu nerdesin diye
    CEMAL SAFİ


    GIZA BAK HELE

    Böyledir kısrağın deli çağları,
    Çalmadan oynuyo kıza bak hele…
    Ben yarattım diyo alçak dağları,
    Kafirin verdiği poza bak hele…

    Bilmem neyin nesi kimin sıpası,
    Çözüldü göynümün katmerli pası,
    Göğüs göğüs değil füze rampası,
    Şafak mı söküyo yüze bak hele…

    Ten değil mübarek akrın sıcağı,
    Koynuna girenin söndü ocağı,
    Bir kalçayı seyret bir de bacağı,
    Tornada çekilmiş dize bak hele…

    Üst yanı Asyalı alt yanı Frenk,
    Her adım atış bir başka ahenk,
    Ela mı bela mı bilmem ki ne renk,
    Şu cellat bakışlı göze bak hele…

    Dedi ki "Nasibim senmişsin meğer,
    On bin kez maşallah demeden eğer;
    Koklarsan solarım, nazarın değer"
    Ağzından yel alsın, söze bak hele…

    Dedim ki; "Ne olur tenhaya gidek,
    Gidek de feleği perişan edek"
    "Say" dedi "o halde saçımı tek tek"
    Haspanın ettiği naza bak hele…

    Görenler altını ıslatmış derler,
    Yatağı göl etti döktüğüm terler,
    Yetişin; yanıyo bastığı yerler,
    Giderken koyduğu ize bak hele…

    CEMAL SAFİ
     
  3. sha.

    sha. ..daha çirkin, daha huysuz

    Hadi Git


    Git iş işten geçmeden, çok geç olmadan vakit,
    Günahıma girmeden, katilim olmadan git!

    Git de şen şakrak geçen günlerine gün ekle,
    Beni kahkahaların sustuğu yerde bekle.

    Git ki siyah gözlerin arkada kalmasınlar,
    Git ki gamlı yüzümün hüznüyle dolmasınlar.

    Mademki benli hayat sana kafes kadar dar,
    Uzaklaş ellerimden uçabildiğin kadar.

    Hadi git, benden sana dilediğince izin,
    Öyle bir uzaklaş ki karda kalmasın izin.

    Kahrımın nedenini söylesem irkilirler;
    Çünkü herkes beni Kays, seni Leyla bilirler.

    Sanırlar ki sen beni biricik yar saymıştın;
    Oysaki hep yedekte, hep elde var saymıştın.

    Hadi git, ne bir adres, ne bir hatıra bırak,
    Zannetme ki, pişmanlık, mutluluk kadar ırak!

    Sanma ki fasl-ı bahar geldiğim gibi gitmez,
    Sanma ki hüsranını görmeye ömrüm yetmez.

    Her darbene tahammül edecektir bedenim,
    Gururum mani olur perişanıma benim.

    Yari Ferhat olanın ellerle ülfeti ne?
    Şirin ol katlanayım dağ gibi külfetine.

    Henüz layık değilken tomurcuk kadar aşka,
    Sana gül bahçesini kim açar benden başka!

    Hercai arılara meyhanedir çiçekler,
    Kim bilir şerefinden kaç kadeh içecekler!

    Mademki aşk tablosunun takdirinden acizsin,
    Git de çağdaş ressamlar modern resimler çizsin.

    Ne vedaya gerek var, ne de mektuba hacet,
    Git de Allah aşkına bir selama muhtaç et!

    Güllere de aşk olsun gene sen kokacaksan!
    Fallara da aşk olsun gene sen çıkacaksan!

    Kopsun nerden inceyse artık bu bağ, bu düğüm!
    Her gece daha berbat, daha vahim gördüğüm.

    Korkulu düşlerimi yorumdan kaçırıyorum;
    Sırf sana üzülüyor, sırf sana acıyorum!

    Git iş işten geçmeden, çok geç olmadan vakit,
    Günahıma girmeden, katilim olmadan git! ...



     
  4. sha.

    sha. ..daha çirkin, daha huysuz

    Ya Evde Yoksan


    Aşkınla ne garip hallere düştüm.
    Her şeyim tamam da bir sendin noksan,
    Yağmur taş demeden yollara düştüm.
    İçim ürperiyor ,ya evde yoksan .

    Elbisem gündelik,pabucum delik,
    Haberin olsa da sobayı yaksan.
    Yağmur iliğime geçti üstelik,
    İçim ürperiyor ,ya evde yoksan .

    Sarhoşsan kapıyı çaldığım anda,
    Fahişeler gibi açık saçıksan,
    Bir de ufak rakı varsa masan da,
    İçim ürperiyor ,ya evde yoksan .

    Bakkala gitmeme lüzum kalmasa,
    Durumu anlardın,takvime baksan,
    Allah vere misafirin olmasa,
    İçim ürperiyor ,ya evde yoksan .

    Kıvırcık marulun vardır inşallah,
    Bir salata yapsan,bol limon sıksan,
    Senin de iştahın iyi maşallah,
    İçim ürperiyor ,ya evde yoksan .

    Sabahlara kadar içsek,sevişsek,
    Ne ben işe gitsem,ne sen ayıksan,
    Derin bir uykunu içine düşsek,
    İçim ürperiyor ,ya evde yoksan .

    Ne kadar üşüdüm,nasıl acıktım,
    İlk önce sıcacık banyoya soksan,
    Sanırsın şu anda denizden çıktım,
    İçim ürperiyor ,ya evde yoksan .

    Yanlış mı aklım da kaldı acaba?
    Muhabbet sokağı numara doksan,
    Boşa mı gidecek ,bu kadar çaba,
    İçim ürperiyor ,ya evde yoksan .

    Ya yolu kaybettim,ya ben kayboldum,
    Ne olur bir yerden karşıma çıksan,
    Tepeden tırnağa sırılsıklamım,
    İçim ürperiyor ,ya evde yoksan .
     
  5. sha.

    sha. ..daha çirkin, daha huysuz

    Git Güle Güle


    Dudağından onmaz derdi kaptığım
    Gözümde gönlümde ilah yaptığım
    Sevmek ne demek haşa taptığım
    Çıktım yörüngenden git güle güle

    Galipsin ödülü hak ettin yeter
    Saçımı sakalımı ak ettin yeter
    Çekil git, canıma tak ettin yeter
    İstemem, görünme düşümde bile
    Çıktım yörüngenden git güle güle

    Benden beter aşka duçar ol emi
    Daha da çaresiz naçar ol emi
    Dilerim dünyada gör cehennemi
    Sende muhannetten merhamet dile
    Çıktım yörüngenden git güle güle

    Kara gözlerinden dinmesin biran
    Kanlı yaş, daima yaslı gibi yan
    Erme muradına, Aslı gibi yan
    Dile destan olsun, çektiğin çile
    Çıktım yörüngenden git güle güle

    Dönmeği deneme gözümde yoksun
    Gönlümde, özümde sözümde yoksun
    Günahıma giren, zehirli oksun
    Çıkarttım kalbimden, attın yad ile
    Çıktım yörüngenden git güle güle
     
  6. sha.

    sha. ..daha çirkin, daha huysuz

    Sensiz İki Gün


    Nere gizlendimse aşikâr oldum
    Hedefte gördüler sensiz iki gün
    Dertler avcı oldu, ben şikâr oldum
    İnsafsız vurdular sensiz iki gün.

    Gözlerde avcıya yaranmak hazzı
    Zevkten dört köşeydi hepsinin ağzı
    Üstüme atıldı yüzlerce tazı
    Başımda durdular sensiz iki gün.

    Ayağıma prangalar taktılar
    Gözlerimi dağladılar yaktılar
    İki koldan, bir alnımdan çaktılar
    Çarmıha gerdiler sensiz iki gün.

    Kâle almadılar dileklerimi
    Yaraslar emdi iliklerimi
    Bükülmez sandığın bileklerimi
    Kırk yerden kırdılar sensiz iki gün.

    Tenimle bin çeşit dert senli benli
    Her yanım kan revan gör ki ne denli
    İğneli, çivili, çatal dikenli
    Tellere sardılar sensiz iki gün.

    Her cevre göğsünü geren kalbime
    Eyyub'un sabrına eren kalbime
    Cennete sorgusuz giren kalbime
    Sırrını sordular sensiz iki gün.

    Eseni Efsanem olmasın kuşkun
    Ecel âciz kaldı, Azrail şaşkın
    Nihayet onlarda ölümsüz aşkın
    Farkına vardılar sensiz iki gün.

     
  7. sha.

    sha. ..daha çirkin, daha huysuz

    Rüyalarım Olmasa


    Yıldızlara baktırdım fallara çıkmıyorsun
    Seni görmem imkansız rüyalarım olmasa
    Pencereden bakmıyor yollara çıkmıyorsun
    Seni görmem imkansız rüyalarım olmasa

    Zor mu geldi kalbinde bana sevgi saklamak
    Yakıp gittiğin yeri dönüp bir kez yoklamak
    Değil sabaha kadar seni öpüp koklamak
    Seni sarmam imkansız rüyalarım olmasa

    Sevmesem özlermiyim seni can pahasına
    Ne olur bir fırsat ver, beni bir daha sına
    Adını söyleyemem senden bir başkasına
    Seni sormam imkansız rüyalarım olmasa

    Düşlerimde incitsem günlerce uyuyamam
    Sana değil, saçının bir teline kıyamam
    Yıllar sonra dönsende' nerde kaldın' diyemem
    Seni kırmam imkansız rüyalarım olmasa

    Yalvarırım mektup yaz beş dakkanı ayırda
    Su serp yanan sineme sağlığını duyur da
    Yaban gülü gibisin dağda,kırda,bayırda
    Seni dermem imkansız rüyalarım olmasa...

     
  8. sha.

    sha. ..daha çirkin, daha huysuz

    Vurgun


    Gözlerim uykuyla barıştı sanma
    Sen gittin gideli dargın sayılır
    Ben de bir zamanlar sevildim ama
    Seninki düpedüz vurgun sayılır

    Ne kadar zulmetsen ah etmem sana
    Her iki cihanda gül kana kana
    Seninle cehennem ödüldür bana
    Sensiz cennet bile sürgün sayılır

    Yalan mı söyledin göz göre göre
    Ne zaman dolacak verdiğin süre
    Gönülden gördüğüm takvime göre
    Aldığım her nefes bir gün sayılır
     
  9. sha.

    sha. ..daha çirkin, daha huysuz

    Benim

    Var mı beni içinizde tanıyan
    Yaşanmadan çözülmeyen sır benim
    Kalmasa da şöhretimi duymayan
    Kimliğimi tarif etmek zor benim

    Bülbül benim lisanımla ötüştü
    Bir gül için canevinden tutuştu
    Yüreğime Toroslardan çığ düştü
    Yangınımı söndürmedi kar benim

    Niceler sultandı kraldı şahtı
    Benimle değişti talihi bahtı
    Yerle bir eyledim taç ile tahtı
    Akıl almaz hünerlerim var benim

    Kamil iken cahil ettim alimi
    Vahşi iken yahşi ettim zalimi
    Yavuz iken zebun ettim Selim’i
    Her oyunu bozan gizli zor benim

    Yeryüzünde ben ürettim veremi
    Lokman Hekim bulamadı çaremi
    Aslı için kül eyledim Kerem’i
    İbrahim’in atıldığı kor benim

    Sebep bazı Leyla bazı Şirin’di
    Hatrım için yüce dağlar delindi
    Bilek gücüm Ferhat ile bilindi
    Kuvvet benim kudret benim fer benim

    İlahimle Mevlana’yı döndürdüm
    Yunusumla öfkeleri dindirdim
    Günahımla çok ocaklar söndürdüm
    Mevladanım hayır benim şer benim

    Benim için yaratıldı Muhammet
    Benim için yağdırıldı o rahmet
    Evliyanın sözündeki muhabbet
    Enbiyanın yüzündeki nur benim

    Kimsesizim hısmım da yok hasmım da
    Görünmezim cismim de yok resmim de
    Dil üzmezim tek hece var ismimde
    Barınağım gönül denen yer benim
     
  10. sha.

    sha. ..daha çirkin, daha huysuz

    Bakırköyden Mektup Var


    Sensizdim kendime bir iş aradım,
    Baştan savıp asabımı bozdular.
    Hatırşinas dostlarıma uğradım,
    Sağolsunlar müdür beye yazdılar.

    Müdür bey gerçekten yufka yürekmiş,
    İşim inşaatta kazma kürekmiş,
    Bir sağlık raporu almam gerekmiş,
    Tam teşekkül hastaneye yazdılar.

    Yağışlı gözümün hazan çağı da,
    Olur olmaz yerde başlar ağıda,
    Sinir servisine giden kağıda,
    Aklından zoru var diye yazdılar.

    Bir saat anlattım tek bir buseni,
    Doktorlar efsane sandılar seni,
    Belki de alaya aldılar beni,
    Belki palavracı diye kızdılar.

    Bir ara sensizlik krizim tuttu,
    Bilmem ki o anda ne olup bitti.
    Hekimler heyeti havale etti,
    Acil vak’a Bakırköy’e yazdılar.

    Bu çağda bu sevda abes dediler,
    Cezası çelikten kafes dediler,
    Ben kime ne yaptım,ne istediler,
    Bana bu çukuru niye kazdılar.

    Burda ne sen varsın, ne de bir iş var,
    Üç adım voltalık gidiş geliş var.
    En ayıp sözlerle kaplı dört duvar,
    Bunca küfrü kime ,niye yazdılar.

    Açmak için zahmet etme zarf açık,
    Hala bana sevgin varsa birazcık,
    Mektubumu alır almaz yola çık,
    Gözyaşlarım bir acayip azdılar,
    Gözyaşlarım bir acayip azdılar.

    Cemal SAFİ
     
  11. sha.

    sha. ..daha çirkin, daha huysuz

    NE YAZAR

    Duydum ki vefasız incinip küsmüş
    Darılsa ne yazar darılmasa ne?
    Bir selam yollardı onu da kesmiş
    Kırılsa ne yazar kırılmasa ne?

    Ben keder üretir dert yaratırım,
    Aleme ibrettir her bir satırım,
    Kırk yılın başında halim hatırım
    Sorulsa ne yazar sorulmasa ne?

    Benden uzak olsun ersin ahtına
    Dilerim sultanlar çıksın bahtına
    Layık olmadığı gönül tahtına
    Kurulsa ne yazar kurulmasa ne?

    Kervanı kırılmış çölden beterim
    Hancıya yolcuya hasret giderim
    Yüz karası olmuş gönül defterim
    Dürülse ne yazar dürülmese ne?

    CEMAL SAFİ



    SATILIR DİYE

    Adını kâğıda yazamıyorum,
    Gün olur yerlere atılır diye.
    Ellerim tutmuyor çizemiyorum,
    Resmini görenler tutulur diye...

    Gençliğin aksa da ömür çeşmemden,
    İçemem, korkarım dile düşmenden!
    Yaşını gizlerim dosttan düşmandan,
    Duyanlar gülmekten katılır diye...

    Uğrunda kaç kalbi kırık bıraktım!
    Kırk yıllık dostları nârına yaktım!
    Tek senin incinip küsmenden korktum;
    O hilâl kaşların çatılır diye...

    Aşkın bedelliyse peşin öderim.
    Sen infaz edersen ipe giderim.
    Kapında bir ömür kulluk ederim;
    Bastığın yerlerde yatılır diye...

    Önceden kölenin suçunu göster,
    Sonra'da al götür pazarla ister,
    Kaç para derlerse saçını göster;
    Bunun bir teline satılır diye!...

    CEMAL SAFİ




    BİLSEN

    Kırdığın kadehte kalan ömrümden
    Ağlarsın içtiğin yılları bilsen
    Sayende sararıp solan ömrümden
    Ağlarsın biçtiğin dalları bilsen

    Bağban eyle dedin beni bağrına
    Yanılıp yakılıp uydum çağrına
    Bir demet hercai çiçek uğruna
    Ağlarsın kırdığın gülleri bilsen

    Ateşe su dedim göz göre göre
    Aklım zavallıydı duyguma göre
    Bahtına şükretti mecnun bin kere
    Ağlarsın düştüğüm çölleri bilsen

    Ar ettim sakladım uğraşlarımı
    Haberdar etmedim sırdaşlarımı
    Gizlemek isterken göz yaşlarımı
    Ağlarsın seçtiğim yolları bilsen

    Sefiller gücünü bende sınadı
    Kimi kaçık dedi kimi bunadı
    Berduş eleştirdi sarhoş kınadı
    Ağlarsın düştüğüm dilleri bilsen

    Felsefe böyledir divanelerde
    teselli aranır bahanelerde
    bir kadeh mey için meyhanelerde
    ağlarsın düştüğüm halleri bilsen

    CEMAL SAFİ



    KISKANDIR



    Ateş-i aşkınla öyle dağla ki,
    Nar-ı cehennemde koru kıskandır...
    Şu kara bahtıma öyle çağla ki,
    Mehtabı, gurubu, nuru kıskandır! ...

    Bahçelere veda ederken hayat,
    Yeşersin gözlerin hazana inat.
    Allah’ın aşkına bir kahkaha at!
    Besbeter çatlasın, narı kıskandır! ..

    Kimseye yar demem senin dışında,
    Bekletme hasretin kara kışında.
    Süt beyaz sineni aç dağ başında,
    Kahrından erisin, karı kıskandır! ...

    CEMAL SAFİ



    SENDEN SONRASI

    Aşkın hudûdunu aştı muradım,
    Maksûda varıştır senden sonrası;
    Erenler katına belki bir adım,
    Belki bir karıştır senden sonrası.

    Bana bu gayreti sağlayan kudret,
    Eyyûb'ün sabrından aldığım ibret.
    Ne riya, ne kibir, ne kin, ne nefret;
    Ebedî barıştır senden sonrası.

    Bir gonca Bakî'nin gül destesinden,
    Bir yudum sakînin sır testisinden,
    Yüce Mevlâna'nın gel bestesinden,
    Feyz alış veriştir senden sonrası.

    Yumup gözlerimi yalan dolana;
    Açtım can evimi gerçek olana.
    Elifi bırakıp Karac'oğlana,
    Yunûs'la yarıştır senden sonrası…

    CEMAL SAFİ




    BULAMADIM

    Derdimi döküpte paylaşacaktım,
    Eşimden dostumdan yüz bulamadım.
    Yüzlerce, binlerce lügata baktım,
    Seni anlatacak söz bulamadım...

    Herşeyi sezsemde ıslak saçından,
    Gönlümde arındın bütün suçundan.
    Girdiğin sayısız günah içinden,
    Sana konduracak toz bulamadım...

    Gönlüm hâlâ sende, hâlâ sözünde.
    Siyaha mahkûmunum zindan gözünde.
    Nice dilberlerin güzel yüzünde,
    Seni kaybedecek iz bulamadım...

    Üzdüler dillere verip de seni,
    Ezdiler yerlere serip de seni,
    Gönül penceremden görüp de seni,
    Bana hak verecek göz bulamadım...

    CEMAL SAFİ




    NE KAYBEDERDİN ?

    Bir günah işledim bin af diledim,
    Üstünde durmasan ne kaybederdin?
    Hemen her fırsatta bir tokat gibi,
    Yüzüme vurmasan ne kaybederdin?

    Neyin eksilirdi beni affetsen ?
    Ne vardı kalbimi tekrar fethetsen !
    Ne olur birazda bizden bahsetsen,
    Hep onu sormasan ne kaybederdin?

    Evli olmasakta keyfe kederdi,
    Gönül nikahımız bize yeterdi,
    Şeytana uyupta bu kadar derdi,
    Başına sarmasan ne kaybederdin?

    Yakamı tutmasan yargılar gibi,
    Ahiret gününde sorgular gibi,
    Her yerde hatamı sergiler gibi,
    Önüme sermesen ne kaybederdin?

    Üstüme gelmesen sıkana kadar,
    Üzmesen canımdan bıkana kadar,
    Dağ gibi sabrımı yıkana kadar,
    Dilini yormasan ne kaybederdin?

    Kanattın yaramı günbegün deşip,
    Paramparça oldun gözümden düşüp,
    Çılgın seller gibi haddini aşıp,
    Üstüme varmasan ne kaybederdin?

    Hiç şansın kalmadı dönsen de geri,
    Yitirdin verdiğim bütün değeri,
    Aşkına emanet ettiğim yeri,
    Bu kadar kırmasan ne kaybederdin?


    CEMAL SAFİ



    KAL SAĞLICAKLA

    Kader defterimin dram bölümü;
    Sana tutsak ettim sefîl gönlümü,
    Esaret yerine bil ki ölümü,
    Seçerim sevgilim kal sağlıcakla.

    Benimle bir dünya dar geldi sana,
    Seviyorum demek ar geldi sana,
    Kara toprak daha yâr geldi bana,
    Göçerim sevgilim kal sağlıcakla.

    Göçüp gidenlerin son nefesini,
    O sessiz ülkenin efsânesini,
    Hayatla ecelin mesafesini,
    Ölçerim sevgilim kal sağlıcakla.

    Çektiğim çileler gelmiyor dile,
    Söylesem nafile, yazsam nafile,
    Senden vazgeçersem, Sırat'tan bile
    Geçerim sevgilim kal sağlıcakla.


    CEMAL SAFİ


    KIŞ GELMEZ OLDU

    Kimi gerçek kınar kimi şakadan,
    Sanırlar elimden iş gelmez oldu.
    Destek alsam Çin’den Amerika’dan,
    Zalim kaderimle baş gelmez oldu.

    Gayem ne safahat, ne saltanattı.
    Felsefem hep şükür, hep kanaatti.
    Kahve açtım garsonlarım çay sattı.
    Çatlaksız kırıksız boş gelmez oldu.

    Kenardan köşeden borç yiye yiye,
    Servetim yük olmaz oldu kediye,
    Soba bayi oldum güz geldi diye,
    İlkbahar yaklaştı, kış gelmez oldu.

    Yaslanamam betonarme yapıya,
    Çökeceği tutar şanssızlık bu ya,
    Kaç yıl gele attım bir tek kapıya,
    Ecelim geldi de şans gelmez oldu.

    Neyi esirgesem gelir nazara,
    Bahçevan oldum da bir gülizara,
    N’olur bülbül ötsün bir gün kazara,
    Saksağandan başka kuş gelmez oldu.

    Bu nasıl adalet, bu nasıl dava?
    Tatlı lokma yiyemedim bedava,
    Hangi toyda kaşık atsam pilava,
    Benden başkasına taş gelmez oldu.

    Gün günü arattı duygularıma,
    Geceler güç kattı kaygılarıma,
    Kabuslar kastetti uykularıma,
    Hayra yorulacak düş gelmez oldu.

    Tehlike çalsa da bütün hatlarım,
    Dosta vız geliyor tüm imdatlarım,
    Nice şiirlerim iltifatlarım,
    Yarin kulağına hoş gelmez oldu.

    Kör olası gözüm, pınardı hani?
    Her dostu ağıtla anardı hani?
    Dağ gibi babamı aldı da fani,
    O gündür bu gündür, yaş gelmez oldu.

    CEMAL SAFİ


    İYİ Mİ BÖYLE

    Sensin tertip eden bu çilegâhı
    Sensin tercih eden aşka nikâhı.
    Yanlış mı sevgilim, yalan mı söyle?
    İyi mi bir tanem, iyi mi böyle?...

    Hangimiz gafilmiş, hangimiz şaşkın?
    Hangimiz kanına girdi bu aşkın?
    Giden mi günâhkar, kalan mı söyle?
    İyi mi nur tanem, iyi mi böyle?...

    Neden bunca hasret, neden bu keder?
    Sen benden derbeder, ben senden beter.
    Suçlu kim! Kalbim mi, çalan mı söyle?
    İyi mi nar tanem, iyi mi böyle?...

    Zaman aynasında görürsün yarın,
    Hangimiz helâlin, hangimiz yârin.
    Seni kaybeden mi, bulan mı söyle?
    İyi mi kor tanem, iyi mi böyle?...

    CEMAL SAFİ


    İLAH GÖZLERİN

    Medet bekliyorum vurduğu yerde,
    Oralı olmuyor siyah gözlerin.
    Gönlümü dağlıyor gördüğü yerde,
    Kanıma susamış silah gözlerin.

    Her yalan sözüne iftira ekler,
    Sayısız suçunu sırtıma yükler,
    Cenneti müjdeler ibadet bekler,
    Şeytanın taptığı ilah gözlerin.

    Feryadım asılsız şikayet değil,
    Laf değil, söz değil rivayet değil,
    Yetim hakkı değil cinayet değil,
    Korktuğum en büyük günah gözlerin.

    CEMAL SAFİ


    ÇOBAN KIZI

    Tayfuna tutuldum aşk deryasında,
    Yönümü yitirdim yüzer dururum,
    Sahilde vurduğum dert adasında,
    Dolmayan çilemi yazar dururum…

    Sezince boyundan büyük nazını,
    Prenses sanmıştım çoban kızını,
    Armağan ettiğin çam sakızını,
    Ya sabır taşında ezer dururum…

    İltifat eylesem sus der istemez,
    Şiirler söylesem kes der istemez,
    İsyankar olurum ister istemez,
    Canımdan usanır bezer dururum…

    Aklında iki gün birini tutmaz,
    Deli etmek için beni unutmaz,
    Bugünkü adresi yarını tutmaz,
    Mahalle mahalle gezer dururum…

    Her gece teklifsiz rüyama girer,
    Uykumu bölmenin zevkine erer,
    Önüme bir yığın bilmece serer,
    Ağlaya ağlaya çözer dururum…

    Bir zaman baş tacı ettiğin bendim,
    Nereye layıktım nereye kondum,
    Kapıya atılmış paspasa döndüm,
    Çiğneyip geçtikçe tozar dururum…

    CEMAL SAFİ


    GÜZELSİN

    Görenler kendini beğenmiş sansın,
    Sen böyle havalı pozla güzelsin.
    Varsın âşıkların bıksın usansın,
    Sen böyle cilveyle, nazla güzelsin...

    Göz göze gelince aklım şaşıyor,
    Yüreğim koşmaktan yorgun düşüyor,
    Sığmıyor gönlüme aşkın taşıyor,
    Sen benim haddimden fazla güzelsin...

    Vadesi yakına eğleme meyil,
    Sen sen ol zamanı zengine eğil,
    Ben gibi hüzünlü hazanla değil,
    Sen, taze baharla, yazla güzelsin...

    Aşk hevesle başlar, hasret, gurbetle.
    Solmasın gençliğin gamla, kasvetle.
    Çünkü sen her zaman şen muhabbetle,
    Şiirle, şarkıyla, sazla güzelsin...

    CEMAL SAFİ


    GURUR

    Var git bahçesinde açıl ellerin,
    Diken dillerine deymez güllerin,
    Mangal yüreğimde aşkın ateşi,
    Söndüyse sebebi gurur küllerin…
    CEMAL SAFİ


    GÖNÜL

    Ben sana uymazsam ağrımaz başım,
    Sayende gülecek yüzüm yok gönül.
    Nereyi yıkmadı benim gözyaşım,
    Nerede hıçkırık izin yok gönül.

    Yeni bir afet mi girdi düşüne?
    Hadi Allah versin çek git işine,
    Bir fettan gözlünün düşüp peşine,
    Derbeder olmaya luzüm yok gönül.

    Ne bana cilve yap, ne yalvar yakar,
    Yerimde kim olsa usanır bıkar,
    İstersen karşıma huriler çıkar,
    Vallahi billahi gözüm yok gönül.

    Son diye söz verdin her seferinde,
    Vefa yok, ne Aynur, ne Ayfer’inde,
    Hayırsız Nur’unda Nilüfer’inde,
    Emelim, özlemim, arzum yok gönül .

    Seni çöle çevirmeye mahkumum,
    Ne bir gülüm olsun, ne bir zakkumum,
    Çoktandır başladı ,yaprak dökümüm,
    Takvimde baharım, yazım yok gönül.

    Nerede görülmüş, güldüğüm nerde,
    Nerede başımı sokmadın derde,
    Her aşkta hüsranla kapandı perde,
    Artık o tarakta bezim yok gönül.

    Kapandı sevdanın dönemi bence,
    Kalmadı Leyla’nın önemi bence,
    Gene mi özendin gene mi gence,
    Sana söyleyecek sözüm yok gönül.

    CEMAL SAFİ


    DÖNÜŞÜ OLMAYAN

    Sen misin neşemi götüren zalim,
    Senin de bugün son gülüşün olsun…
    Aşkımı burnumdan getiren zalim,
    Dönüşü olmayan gidişin olsun…

    En kötü günümü arattın bana,
    Ne benli hayalin nede düşün olsun…
    Melekten bir şeytan yarattın bana,
    Dönüşü olmayan gidişin olsun…

    Kimseden merhamet dilenmemiştim,
    Kapımda dilenmek son işin olsun…
    Kimseye ah edip ilenmemiştim,
    Dönüşü olmayan gidişin olsun…

    Ben aşkın narına yandım seninle,
    Mum gibi eriyip sönüşün olsun…
    Gözyaşın ismimi yazsın diline,
    Dönüşü olmayan gidişin olsun...

    Hıçkıra hıçkıra çığlık çığlığa,
    Martılar misali ötüşün olsun…
    Peşimde koşuştur soluk soluğa,
    Dönüşü olmayan gidişin olsun…

    Sarhoşa meze ol meyhanelerde,
    Günahkar ellerde bitişin olsun…
    Enkazın bulunsun viranelerde,
    Dönüşü olmayan gidişin olsun…

    CEMAL SAFİ


    DÖN

    Sevdigim ellerde nazın çekilmez,
    Olur ya usanıp bıkarlarsa dön.
    Sohbetin dinlenmez kahrın çekilmez,
    Olur ya gönlünü yıkarlarsa dön.

    Yalan sözlerine inandıkların;
    Riyakar yüzüne aldandıkların;
    Birgün terk ederse dost sandıkların,
    O tatlı canını sıkarlarsa dön.

    Anlarsın sevdiğim hele düşünce,
    Kıymetimiz soysuz ele düşünce,
    Ünvanın duyulup, dile düşünce,
    Lakabını dilber takarlarsa dön.

    Eger savunacak sözün kalmazsa,
    Başka çaren başka çözüm kalmazsa,
    Sokağa çıkacak yüzün kalmazsa,
    Artık kötü gözle bakarlarsa dön.

    CEMAL SAFİ



    BİLSEYDİM

    Meydan mı verirdim bu ayrılığa?
    Bilseydim bu kadar zor olduğunu.
    Bilseydim dünyanın böyle karanlık,
    Bilseydim bu kadar dar olduğunu.

    Dilimden sıçrayan bir kıvılcımın,
    Bilseydim bir anda kor olduğunu.
    Bilseydim şu anki gönül acımın,
    Senin yokluğundan var oldugunu.

    Boyun mu bükmezdim sitem etmene,
    Bilseydim sükutun kar oldugunu.
    Sebep mi olurdum dargın gitmene,
    Bilseydim küsünce sır olduğunu.

    Bilseydim yüzümün dört mevsimi güz,
    İçimin ağlayan nar oldugunu.
    Bilseydim odamın dört duvarı buz,
    Sensiz yatağimin kar olduğunu.

    Fırsat mı tanırdım bu dargınlığa,
    Bilseydim bu kadar zor olduğunu.
    Bilseydim zindandan daha karanlık,
    Bilseydim hücreden dar olduğunu....

    CEMAL SAFİ


    BIRAKMADIN

    Hasret ettin yaşamaya
    Çıkacak yol bırakmadın;
    Vebâlini taşımaya,
    Tutacak kol bırakmadın.

    İnandım dost sözüne,
    Boyun büktüm her nazına,
    Yıllar var ki el yüzüne,
    Bakacak hâl bırakmadın.

    Yaralıysam vuran sensin,
    Günahıma giren sensin,
    Umudumu kıran sensin,
    Tutacak dal bırakmadın.

    Dudak büktün her soruma,
    Fesat kattın her yoruma,
    Kırk yılda bir hayrıma,
    Çıkacak fal bırakmadın.

    Üstümde yok başımda yok,
    İsim de yok aşım da yok,
    Yaslanacak taşım da yok,
    Yatacak çul bırakmadın.

    Âlem duydu âvazımı,
    Küfre yordu niyâzımı,
    Musâllada namazımı,
    Kılacak kul bırakmadın...

    CEMAL SAFİ


    BİR GELİR GİDER



    Yüzüne bakınca içim tutuşur,
    İçime bir kızıl kor gelir gider.
    Geçtiğin sokaklar şavkınla ışır,
    Bastığın toprağa nur gelir gider.

    Helal-i hoş olsun gurur da, naz da,
    Ne olur tebessüm etsen biraz da?
    Gülmezsen gökyüzü aysız kalmaz da,
    Yüzün gibi mehtap zor gelir gider.

    Tarifin olmuyor ne kadar yazsam,
    Ellerim tutmuyor resmini çizsem,
    O güzel çehreni görmeyen ressam,
    Bilmez ki dünyaya kör gelir gider.

    Yeryüzü hiç afet görmedi sanma,
    Ey benim aklımı alan muamma,
    Her türlü felaket mümkündür amma,
    Sen gibi kıyamet bir gelir gider.

    CEMAL SAFİ


    İSRAF HARAMDIR
    Farkında değilsin vurduğun yerin
    Şuramdır sevdiğim işte şuramdır
    Mecnun'un aldığı darbeden derin
    Yaramdır sevdiğim gönül yaramdır

    Giderim mutluluk senden ıraksa
    Hasretin yakamı bir an bıraksa
    Uğrunda mutlaka kurban gerekse
    Sıramdır sevdiğim benim sıramdır

    Umudum ilgine avuç açarken
    Selamı çok görme gelip geçerken
    Aşkımı unutma beni harcarken
    Haramdır sevdiğim israf haramdır
    CEMAL SAFİ


    YARALI KALBİME

    Yaralı kalbime hedef atılan
    Taşlar seni sordu nerdesin diye
    Gücendiğim aynalara çatılan
    Taşlar seni sordu nerdesin diye

    Her köşe başında karşıma çıkan
    Derbeder halime umursuz bakan
    Mağrur hayaline gözümden akan
    Yaşlar seni sordu nerdesin diye

    Ruhum yıllar yılı aşkla ördüğüm
    Saçlarının tellerine kördüğüm
    Kollarıma koşuyorken gördüğüm
    Düşler seni sordu nerdesin diye

    Dinlemedi bülbül güldeydi aklı
    Kanarya florya saka meraklı
    Hepsi bir ağızdan kan ağlamaklı
    Kuşlar seni sordu nerdesin diye

    Mahzun ayvalara gülen narlara
    Aramızda erimeyen karlara
    Hasretinle solan sonbaharlara
    Kışlar seni sordu nerdesin diye

    Meskenim meyhane yaslı her gelen
    Burada dağıtır efkarı bilen
    Selamıma saygı ile eğilen
    Başlar seni sordu nerdesin diye
    CEMAL SAFİ


    GIZA BAK HELE

    Böyledir kısrağın deli çağları,
    Çalmadan oynuyo kıza bak hele…
    Ben yarattım diyo alçak dağları,
    Kafirin verdiği poza bak hele…

    Bilmem neyin nesi kimin sıpası,
    Çözüldü göynümün katmerli pası,
    Göğüs göğüs değil füze rampası,
    Şafak mı söküyo yüze bak hele…

    Ten değil mübarek akrın sıcağı,
    Koynuna girenin söndü ocağı,
    Bir kalçayı seyret bir de bacağı,
    Tornada çekilmiş dize bak hele…

    Üst yanı Asyalı alt yanı Frenk,
    Her adım atış bir başka ahenk,
    Ela mı bela mı bilmem ki ne renk,
    Şu cellat bakışlı göze bak hele…

    Dedi ki "Nasibim senmişsin meğer,
    On bin kez maşallah demeden eğer;
    Koklarsan solarım, nazarın değer"
    Ağzından yel alsın, söze bak hele…

    Dedim ki; "Ne olur tenhaya gidek,
    Gidek de feleği perişan edek"
    "Say" dedi "o halde saçımı tek tek"
    Haspanın ettiği naza bak hele…

    Görenler altını ıslatmış derler,
    Yatağı göl etti döktüğüm terler,
    Yetişin; yanıyo bastığı yerler,
    Giderken koyduğu ize bak hele…

    CEMAL SAFİ
     
  12. sha.

    sha. ..daha çirkin, daha huysuz

    Aklim Çıkıyor

    Içmeden resmine bakamiyorum
    Kirilirsin diye aklim çikiyor
    Içince karsina çikamiyorum
    Darilirsin diye aklim çikiyor...

    Korkarim derdimi sana dökerken
    Utanir gözümden yaslar akarken
    Uzunca yazamam belki okurken
    Yorulursun diye aklim çikiyor....

    Yakasiz gömlegi giysem egnime
    Biricik resmini koysam koynuma
    Nezaman geçirsem ipi boynuma
    Sarilirsin diye aklim çikiyor.....

    Her beden bir candan sorumlu sanma
    Hey ! Ruhu kalbimi saran muamma...!
    Benim bir kursunluk isim var amma!
    Vurulursun diye aklim çikiyor....
     

Bu Sayfayı Paylaş