(Konuştum, yerli yerinde kanadı konuştuğum; adını susmak koydum ) Ayrılıkları tarih düşürdüm gözlerime. Ardımda alev alev mülteci yalnızlığım ve tarih ölümdür dedi bir cellat, ak yeleli tayları dağlarda kuşatarak Yaslasam başımı geceye kan kokacaktı, okuduğum kitaplarda eksik kalan bir şeyler. Her akşamda bin özlem: Savrulan Her adreste bir kimlik: Unutulan Şimdi ah desem, geceyi ertelesem, ertelenemez hayat. Bu acı da yaşanır, ertelenemez. Kalabalıklar, merhaba kalabalıklar, kalabalık yalnızlıklar Dediler şavkını düşürdün suya, belân karışır toprağa; sese, ışığa ve şarkıya. /Deşmez mi acıyı o ses?/ Aykırı bir uzaklığım, konuşmayı unuttum Bozbulanık gecelerde sevişmeyi unuttum /Yeter ki yasaktaki tadı kuşanıp yenibaştan O yasak özlemleri giyin gel, yenibaştan!/ Şimdi göçebe aşklar, takvimsiz ayrılıklar. Artık adın bir ayrıntıdır; mevsimler eskidi, eskidi yollar Beklemeyi unuttum Yılmaz Odabaşı 1987 -Konuşsam Sessizlik Gitsem Ayrılık-