Kitaplardan Alıntı Cümleler ..

'Şiirler ve Güzel Sözler' forumunda SeaBoy` tarafından 21 Ağu 2011 tarihinde açılan konu

Konu etiketleri:
  1. LITTLE

    LITTLE Well-Known Member

    Küfürlü olan yerlere şunu yapıyorum: ... Çok güzel bir alıntı, paylaşılmazsa ayıp olur.

    -Apartman girişindeki lambayı sen mi kırdın Bülent?
    + Hangisini?
    - Otomatik yanan, sensörlü lamba.
    + Hayır.
    - Komşu görmüş, yalan söyleme. Süpürge sapıyla kırmışsın dün gece.

    Önüme baktım.

    "Neden kırdın?"
    Cevap yok
    "Hasta mısın evladım? Söyle bana,neyin var, neden kırdın lambayı, yapma böyle."
    "Kırdımsa kırdım, ne olacak! Çok mu değerliymiş?"
    "Lamba senden değerli mi evladım, lambanın ..., lamba kim? Yöneticiye de dedim.lambanızı ..., kaç paraysa veririz. Sen değerlisin benim için."
    "Beni görünce yanmıyordu baba."
    "Nasıl ya?"
    "Görmezden geliyordu,yanmıyordu. kaç sefer yok saydı beni."
    "E beni görünce de yanmıyordu bazen, böyle el sallayacaksın havaya doğru, o zaman yanıyor."
    "Hadi ya! Sahiden mi?"
    "Evet. Ucuzundan takmışlar.Bizimle bir alakası yok!"

    Babama sarıldım, yıllar sonra.

    Emrah Serbes - Erken Kaybedenler
     
  2. zipper

    zipper quae nocent docent

    ''Her geçen gün biraz daha yorulduğumu hissediyorum. Bir kum fırtınasına tutulmuş gibiyim. Gözlerim hiç bir şeyi seçemiyor.
    Konuştuğum bir çok şeyi iş olsun diye konuşuyorum.Başka yerlerdeyim aslında.
    Paramparçayım.
    İyi değilim.
    Hiç bir şeyim olmadığını söylerken doğruyu söylemiyorum.
    Aslında iyi değilim.
    Bütün bunların ne zaman başladığını tam olarak bilmiyorum.
    Ancak yaşanan bazı olaylar, şimdi hissettiklerimi daha da güçlendirdi. Bir zamandan sonra kafamda biriken şeylerin önü alınamaz hale geldi. Gün geçtikçe arttı.
    Gün geçtikçe ruhumu avuçlarında daha sıkı sarmalamaya başladı. Bir süre sonra bundan kurtulmanın olanaksız olduğuna inanmaya başladım. Bunu hissetmek büsbütün gücümü tüketiyordu.
    Çaresizlik içinde boyun eğdim. Yaşam artık beni önüne katmış sürüklerken yapabileceğim fazla bir şey yoktu.''

    Tarık Tufan / Ve Sen Kuş Olup Gidersin
     
  3. sha.

    sha. ..daha çirkin, daha huysuz

    “Anlam ağırdır. Dibe çöker. Falcılar bu nedenle kahvenin telvesine bakarlar.”

    Barış Bıçakçı, Sinek Isırıklarının Müellifi
     
  4. zipper

    zipper quae nocent docent

    “Bana insan yalnızca kendini anlayabilirmiş gibi geliyor. O da zaman zaman.”

    Barış Bıçakçı / Bizim Büyük Çaresizliğimiz
     
  5. zipper

    zipper quae nocent docent

    ''Bazen de beraber olduğumuz insanı değil, beraber olduğumuz insanda yarattığımız hayali seviyoruz. Görmek istediğimiz gibi görüyor, duyduklarımızı duymak istediğimiz gibi yorumluyor, bir gün istediğimiz şekilde değişeceğine inanıyor, değiştirmeye çalışıyoruz. Sonu yine kaçınılmaz hayal kırıklığı.''


    ''Bugün yenilebilir, istediğimi elde edemeyebilirim. Hatta bu yüzden ağır yaralar da almış olabilirim. O zaman köşeme çekilmem, gerekirse dibe inmem gerekir. Yaralarımı sarmak, hatalarımı anlamak ve yeniden daha güçlü başlayıncaya kadar biraz dinlenmek için…Kaybetmekten korkma… Kaybetmek de kazanmak da geçici…
    Bazen kazanır, bazen kaybeder, yaşar gideriz…
    Ne bugün kazananlar ebediyete kadar kalacaklar, ne de kaybedenler… Her şey gelip geçici…
    Yeter ki yüreğinde kaybetme, yeter ki zihninde kabullenme sürekli kaybeden olacağını
    Geçmişte ruhunda açılan yaraların bıraktığı izlerle gurur duy.
    Çünkü bu izler, yaşadığının, denediğini ve her şeye rağmen denemeye devam ettiğini gösterir.
    Yarası olmayan bir ruh, yaşamamış bir ruhtur. Sadece otobanda otomobil kullananlar, sadece asfalt yolları bilir…*''



    Aret Vartanyan / Gerçekten Yaşıyor Musun?
     
  6. zipper

    zipper quae nocent docent

    Kitap değil ama....

    “Her şeyi anlamak zorunda değiliz. kaç yaşında olduğunu anlamak için kesilir mi bir ağaç. bir dalgıç nasıl siler gözyaşlarını. kederli günlerde bağlanmaya daha açık oluyor insan. ama zaten her şey yolunda giderken kim sevebilir. bizi bir araya getiren sebepler ayıran sebeplerle aynı. ama şimdi bunlar biraz hüzünlü konular özet geçelim.
    cep telefonu ışığında ameliyat yapan doktorlar var Afrika’da ben burada kapıyı açamıyorum. ben burada o kadar ciddi konuşuyorum ki şaka yaptığımı zannediyorsun. oysa kanamak da bir gülüştür yeryüzünde.

    hayatımızı değiştirecek insanlar sessiz sedasız geçtiler yanımızdan. onları görmedik yoktu kara atları. ne öğrendik onca bulmacadan: çinekop lüfer balığının küçüğüdür. resimdeki şarkıcıyı yolda görmüştük bir seferinde. sıhhiye köprü altında o mahşer yeri provasında. çok daha fazla şey öğrenmiştik.

    Bazen bir hikâye tutuşmuş iki eldir, kenetlenmiş on parmaktır. şimdi gizlice söyle bana, saklı düşler ne demektir? Yağmur ne demektir terk ne demektir? İşte o zaman anlayacağız yeniden gitmek ne demektir....”


    Emrah Serbes / Afili Parçalar(madde 64: gizlice söyle bana)
     
  7. zipper

    zipper quae nocent docent

    ''…şimdi bir şeysin benim için…Varsın.
    Fakat bocalıyordum.
    Gizlice düşündüğüm, fark edilmesinden korktuğum hakikat sen miydin, yoksa ben;
    hatırasızlığı, boşluğu, en ucuz şeklide, sırtımdan korkakça, hiçbir teşebbüste bulunmadan birden bire atmak için yine hayal mi kuruyordum.
    Dedim ya işte, bocalıyorum.
    Yeniden yaşamaya başlamak kolay mı?..''

    A. Cahit Zarifoğlu /Yaşamak
     
  8. zipper

    zipper quae nocent docent

    “Unutmanın acısı ayrılığın acısından farklı. Ayrılık hüzne yakın, unutmak kasvete. Yani birini er geç unutmaya mahkum olduğunu bilmenin kasvetinden bahsediyorum. Birini yavaş yavaş unuttuğunun bilincine vardığın anların sıkıntısından bahsediyorum. O kişinin parça parça silinip, alakasız hatıraların arasına karışmasından bahsediyorum. Belki de neden bahsettiğimi bilmiyorum, sadece üzülüyorum, vasıfsız keder…”


    Emrah Serbes / Erken Kaybedenler
     
  9. zipper

    zipper quae nocent docent

    “Hayat devam eder. Bazı çiçekler susuzluğa ve unutulmaya dayanır. Hayat her zaman devam eder, bunu herkes bilir.”

    Barış Bıçakçı / Bir Süre Yere Paralel Gittikten Sonra
     
  10. zipper

    zipper quae nocent docent

    “Ne kadar çok insana içerliyorum bir bilseniz.”

    Oğuz Atay / Tehlikeli Oyunlar
     
  11. zipper

    zipper quae nocent docent

    ''Elinden bir şey gelmemenin acısını iniş takımları olmayan melekler bilir.
    Bir arabanın farlarına kilitlenip kalmış sincaplar bilir.
    Suyun dibine ağır ağır çöken taşlar bilir.
    Matkapla göğsünün ortasına açılmış bir pencere düşün.
    Perdeyi aralayıp kendi yarandan bakıyorsun dünyaya.
    Eskisi gibi acımıyor ve de asıl bu acıtıyor.

    sen gittin ve herkes ölmeye başladı..''

    Emrah Serbes / Hikâyem Paramparça
     
  12. zipper

    zipper quae nocent docent

    ''Sen acıyı biriktirmeyi seversin Olric…
    Sen biriktirmeyi seversin....hadi devam et şimdi …kuru yaprakları...
    Deniz taşlarını… göz yaşını… sorulamamış soruları …
    Senden kalan sesleri… yaşanamamış paylaşılmışlıkları…
    Birlikte harcamak üzere kalbinde biriktirilmiş zamanları ve hüznü…
    Ve özlemi biriktirmeye…''

    ''-Hüzne bulanmadan yaşanmıyor ki Olric...
    İlk açılan yaranın bir daha kapanmayacağını…
    İlk kopan fırtınanın ömür boyu dinmeyeceğini…
    Hep ilk olanın ne varsa aniden değiştirileceğini nereden bilebilirdin ki Olric... Şehirler değiştiriyorum…Olric…"içimden şehirler geçiyor sen her durakda duruyor inmiyorsun"lara takılıp kalıyorum…
    Şehirler değişiyor olric…
    Ben değişiyorum…
    Değiştikçe kanıyorum…
    Dünya da değişiyor ...
    Bir yaşanmışlıklar olduğu gibi duruyor işte...''

    ''-Gözden ırak, gönülden de ırak olur mu efendimiz ?..
    -Hayır Olric !..
    Yüreğinde bir yer açıp oraya oturttuğun her kimse ; Seninle birlikte gider her yere...
    -Ben kötü birimiyim efendim?Yüreğimde giden onca insanın yüreğinde bir yerim olduğuna neden inanmakta zorlanıyorum?
    -Onlar gerçekten gittiği içindir Olric....''

    ''-Herkes geçer diyor, geçer mi Olric?
    Herkes ne bilir acımı,
    Herkes ne bilsin acımızı!…
    Yaşar gibi yapmaktan, özlemez gibi yapmaktan,
    İyiymiş gibi yapmaktan, nefes alıp onu içimde tutmaktan,
    O nefeste boğulmaktan sıkıldım.''

    ''
    -Yağmur yağıyor Olric, ıslanıyor etraf... ağlasak kimse anlamaz değil mi?
    -Anlamaz efendimiz...
    -Anlasa ne olur...
    -Utanırız efendim...
    -Sevmeyi göze alan utanır mıymış Olric ..."


    Oğuz Atay /Tutunamayanlar
     
  13. SeaBoy`

    SeaBoy` " ۱۹ ٦ط "

    Kendimi yalnız hissediyorum ki, bu yalnızlıktan da kötü.

    Ahmet Altan | Kristal Denizaltı
     
  14. SeaBoy`

    SeaBoy` " ۱۹ ٦ط "

    Denizin üzerine kibrit kutularından bir ev kur bana.
    Tuzlu su bütün kibrit uçlarını sakinleştirir. Yangınsız, tutkusuz, şehvetsiz kalırız öylece. Belki, işte belki o zaman aşık oluruz ikimiz; Sen bana, ben sana.

    Umay Umay | Orospu Kırmızı
     
  15. SeaBoy`

    SeaBoy` " ۱۹ ٦ط "

    Belki yanılıyorum ama ben, insanlara 'kendin için birini yarat' dediklerinde, en güzeli, en kusursuzu, en iyiyi, en mükemmeli yaratmak isteyeceklerinden endişeleniyorum; böyle bir kusursuzluk ve mükemmeliyet, gecesi olmayan bir gündüz gibi sürekli aydınlığıyla insanı bıktırır diye düşünüyorum.
    Kötülüğü olmayan bir iyilik sıkıcıdır bence.
    İyiliği olmayan bir kötülüğün sıkıcı olması gibi.
    Sanırım, Tanrı'yı muhteşem klan, onun iyilik ve kötülük arasında tarafsız kalması, iyiliği yarattığı gibi kötülüğü de, kusursuzluğu yaratabildiği gibi kusuru da yaratabilmesidir.

    Ahmet Altan | Kristal Denizaltı
     
  16. zipper

    zipper quae nocent docent

    “Sevgi, tırmananları birbirine bağlayan bir halattı. Biri düşerse diğerlerinin hayatta kalması için halatın kesilmesi gerekiyordu. Ancak sevgi, kesilemeyecek kadar kalın bir halattı ve sonunda herkes düşerdi. Aptallar sevdikleriyle düşer, kötüler sevdiklerini aşağı çeker.”

    Hakan Günday / Azil
     
  17. zipper

    zipper quae nocent docent

    ''Ey kalplerin Tartıcısı!
    Çok bunaldım senin uzaklığında..Senden habersiz,cennetinden kovulmuş.
    Çok yorgunum..
    Bana bütün haberlerin yerini tutacak bir haber gönder.Üzerime bir iyilik ve güzellik kondur.
    Avunmalığım olsun,hiç ummadığım bir sevinç nasip et.
    Latifsin, lütfet! Lütfet...
    Bu gam denizinde tatlı bir dirlik olsun...''

    Nazan Bekiroğlu / La Sonsuzluk Hecesi
     
  18. zipper

    zipper quae nocent docent

    ''Seni sevdiysem;
    Bütün ruhların yaratıldığı ve henüz ruhlara cesetlerinin biçilmediği o mecliste
    Senin yanında yer almış olduğumu hatıramda taşıyor olduğumdandır bu.
    Bunca kolay terk ediyorsam varlığımı senin varlığına
    O şimşek parıltısı ânın anısını gözbebeklerimde sakladığımdandır.
    Bu kadar tanıdık buluyorsam kalbimi kalbine
    Bu kadar tanıdık ses veriyorsa kalbim kalbine
    O ezeli uğultuyu hâlâ kulaklarımda taşıdığımdandır.
    Seni bu kez hatırladıysam o kez unuttuğumdandır..''

    Nazan Bekiroğlu / Yusuf ile Züleyha
     
  19. zipper

    zipper quae nocent docent

    ''Parmağını kalbimin üzerinde gezdirerek, ‘Burası kalbinin en değerli yeridir. Burada siyah bir nokta vardır. Canın canı, sevenin cananı buradadır. O nokta, yoğun bir damla kandan ibarettir. Adına -süveyda- yahut -sevda- derler. Siyaha çalan rengi yüzündendir bu isim. Çünkü sevda, kara talih içinde, o kadar kan damlasında büyür. Bütün tecelli denizleri, bütün aşk fırtınaları, işte o bir damla kanda dalgalanıp çırpınır. Aşırı sevgi bu damlayı tahrip edip dağıtırsa, parçaları bütün vücuda dağılır. Aşk, işte bu dağılmanın adıdır ve o dağılırsa âşık artık ne yaptığını bilmez olur.''



    İskender Pala / OD
     
  20. zipper

    zipper quae nocent docent

    "Aslında herşey çok başka olurdu.. biraz çaba gösterseydin" demiştin ya bana -üzüntülü- hani hiç sesimi çıkarmamış ve pencereye dönmüştüm.. Kapı sesiyle saç tellerime kadar biriken ağrıyı atmak istercesine haykırarak.. Her neyse.. Ben beklemeye devam ediyorum, senin burada kalman doğru olmazdı zaten.. Hoşçakal diyememiştim ya sana,

    Hoşçakal...!''

    "Onu hemen unutmadım doğrusu. Fakat içimden bir ses biraz bekle diyordu, sonu iyi olacak."



    Oğuz Atay /Korkuyu Beklerken
     

Bu Sayfayı Paylaş