Nazim Hikmet Ran Şiirleri..

'Ünlü Şairlerden Şiirler' forumunda sha. tarafından 30 Ağu 2009 tarihinde açılan konu

Konu etiketleri:
  1. Mαʟєficα•

    Mαʟєficα• New Member

    SEVİYORUM SENİ

    Seviyorum seni
    ekmeği tuza banıp yer gibi
    Geceleyin ateşler içinde uyanarak
    ağzımı dayayıp musluğa su içer gibi
    Ağır posta paketini
    neyin nesi belirsiz
    telaşlı, sevinçli, kuşkulu açar gibi
    Seviyorum seni
    denizi ilk defa uçakla geçer gibi
    İstanbul'da yumuşacık kararırken ortalık
    içimde kımıldayan birşeyler gibi
    Seviyorum seni
    Yaşıyoruz çok şükür der gibi.

    NAZIM HİKMET
     
  2. Mαʟєficα•

    Mαʟєficα• New Member

    SICAKLARDA

    Bu sıcaklarda seni düşünüyorum
    çıplaklığını
    boynunu bileklerini
    minderde ak bir kuş gibi yatan ayağını
    senin söylediklerini.

    Bu sıcaklarda seni düşünüyorum
    bilmiyorum aklımda en çok kalan ne
    gözümün önüne gelen
    boynun mu bileklerin mi
    çıplak ayağın mı
    bana benim olurken söylediklerin mi?

    Bu sarı sıcaklarda seni düşünüyorum
    bu sarı sıcaklarda bir otel odasında seni düşünüp
    yalnızlığımı soyunuyorum
    biraz da ölüme benzeyen yalnızlığımı.

    NAZIM HİKMET
     
  3. Mαʟєficα•

    Mαʟєficα• New Member

    SOFRA

    Şu Varna deli etti beni,

    divâne etti.
    Sofrada domates, yeşil biber, kalkan tavası,
    radyoda "Ha uşaklar!" Karadeniz havası,
    rakı kadehte aslan sütü, anason,
    uy anason kokusu!
    Ahbapça, kardeşçe konuşulan dilim...
    A be islâh be, islâh be hâlim...
    Şu Varna deli etti beni
    divâne etti...

    NAZIM HİKMET
     
  4. Mαʟєficα•

    Mαʟєficα• New Member

    SON OTOBÜS

    Gece yarısı.Son otobüs.

    Biletçi kesti bileti.
    beni ne bir kara haber bekliyor evde,
    ne rakı ziyafeti.
    Beni ayrılık bekliyor.
    Yürüyorum ayrılığa korkusuz ve kedersiz.

    İyice yaklaştı bana büyük karanlık.
    Dünyayı telaşsız, rahat seyredebiliyorum artık
    Artık şaşırtmıyor beni dostun kahpeliği,
    elimi sıkarken sapladığı bıçak.
    Nafile, artık kışkırtamıyor beni düşman.
    Geçtim putların ormanından baltalayarak
    nede kolay yıkılıyorlardı.
    Yeniden vurdum mihenge inandığım şeyleri,
    çoğu katkısız çıktı çok şükür.
    Ne böylesine pırıl pırıl olmuşluğum vardı,
    ne böylesine hür.

    İyice yaklaştı bana büyük karanlık.
    Dünyayı telaşsız, rahat seyredebiliyorum artık.
    Bakınıyorum başımı kaldırıp işten,
    karşıma çıkıveriyor geçmişten
    bir söz
    bir konu
    bir el işareti.

    Söz dostça
    koku güzel,
    el eden sevgilim.
    Kederlendirmiyor artık beni hatıraların daveti
    hatıralardan şikayetçi değilim.
    Hiçbir şeyden şikayetim yok zaten,
    yüreğimin durup dinlenmeden
    kocaman bir diş gibi ağrımasından bile.

    İyice yaklaştı bana büyük karanlık.
    Artık ne kibri nazırın, ne katibin şakşağı.
    Tas tas ışık döküyorum başımdan aşağı,
    güneşe bakabiliyorum gözüm kamaşmadan.
    Ve belki, ne yazık,
    hatta en güzel yalan
    beni kandıramıyor artık.
    Artık söz sarhoş edemiyor beni,
    ne başkasının ki, nede kendiminki.

    İşte böyle gülüm,
    iyice yaklaştı bana ölüm.
    Dünya, her zamankinden güzel, dünya.
    Dünya, iç çamaşırlarım, elbisemdi,
    başladım soyunmağa.
    Bir tren penceresiydim,
    bir istasyonum şimdi.
    Evin içerisiydim,
    şimdi kapısıyım kilitsiz.
    Bir kat daha seviyorum konukları.
    Ve sıcak her zamankisinden sarı,
    kar her zamankinden temiz.
     
  5. Mαʟєficα•

    Mαʟєficα• New Member

    ŞAŞIP KALMAK

    Sevebilirim,
    hem de nasıl,
    dile benden ne dilersen,
    canımı, gözlerimi

    Kızabilirim,
    ağzım köpürmez,
    ama devenin öfkesi haltetmiş benimkinin yanında,
    devenin öfkesi, kinciliği değil.

    Anlayabilirim
    çoğu kere burnumla,
    yani en karanlığın, en uzaktakinin bile kokusunu alarak
    ve döğüşebilirim,
    doğru bulduğum, haklı bulduğum, güzel bulduğum herşey için, herkes için,
    yaşım başım buna engel değil,
    ama gel gör ki çoktan unuttum şaşıp kalmayı.
    Şaşkınlık, alabildiğine yuvarlak açık ve alabildiğine genç gözleriyle bırakıp gitti beni.
    Yazık.

    NAZIM HİKMET
     
  6. Mαʟєficα•

    Mαʟєficα• New Member

    VATAN HAİNİ

    "Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ.
    Amerikan emperyalizminin yarı sömürgesiyiz, dedi Hikmet.
    Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ."
    Bir Ankara gazetesinde çıktı bunlar, üç sütun üstüne, kapkara haykıran puntolarla,
    bir Ankara gazetesinde, fotoğrafı yanında Amiral Vilyamson'un
    66 santimetre karede gülüyor, ağzı kulaklarında, Amerikan amirali
    Amerika, bütçemize 120 milyon lira hibe etti, 120 milyon lira.
    "Amerikan emperyalizminin yarı sömürgesiyiz, dedi Hikmet
    Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ."

    Evet, vatan hainiyim, siz vatanperverseniz, siz yurtseverseniz, ben yurt
    hainiyim, ben vatan hainiyim.
    Vatan çiftliklerinizse,
    kasalarınızın ve çek defterlerinizin içindekilerse vatan,
    vatan, şose boylarında gebermekse açlıktan,
    vatan, soğukta it gibi titremek ve sıtmadan kıvranmaksa yazın,
    fabrikalarınızda al kanımızı içmekse vatan,
    vatan tırnaklarıysa ağalarınızın,
    vatan, mızraklı ilmühalse, vatan, polis copuysa,
    ödeneklerinizse, maaşlarınızsa vatan,
    vatan, Amerikan üsleri, Amerikan bombası, Amerikan donanması topuysa,
    vatan, kurtulmamaksa kokmuş karanlığımızdan,
    ben vatan hainiyim.
    Yazın üç sütun üstüne kapkara haykıran puntolarla :
    Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ.

    NAZIM HİKMET
     
  7. kaliksaren

    kaliksaren <b>Don't worry be happy</b>

    Bildiğimiz ama her daim okumaktan zevk aldığımız şiirleri bize hatırlattığınız için teşekkürler. Ellerinize sağlık :)
     
  8. Mαʟєficα•

    Mαʟєficα• New Member

    Guzel yorumunuz için ben tesekkur ederim. :)
     

Bu Sayfayı Paylaş