Richelle Mead - Vampir Akademisi Serisi 5 - Ruh Bağı

'Kitap Özetleri' forumunda crazysweet tarafından 14 Haz 2010 tarihinde açılan konu

Konu etiketleri:
  1. train_logan

    train_logan New Member

    ewet ya aşkları bitmesin hep yaşasın
     
  2. train_logan

    train_logan New Member

    bence dimitri olsun çnkü dimtri aşık adrian bence aşık değil dimtri olsn :)
     
  3. erva xp

    erva xp <b>"masalcı"</b>

    bncede adrian asık deilll hm rose da adrian ı sevmioooo artııı adrian olursa dimkacılar richelleyi linç eder XD
     
  4. dark blue

    dark blue New Member

    teşekkürlerrr!!!!!!
     
  5. erva xp

    erva xp <b>"masalcı"</b>

    saol var ol!!
     
  6. berfu

    berfu New Member

    ya rakadaşlar ruh bağını alıp okuyanlar kitabın sonunda ne olduğunu anlatsn çatlicammmmmm
     
  7. erva xp

    erva xp <b>"masalcı"</b>

    ck daha alamdım
     
  8. gabriella14

    gabriella14 New Member

    yaa offf dosya indiremiyorum ltfen biri ön okumayı buraya yazabilirmi?bi trlü inmio çıldırıcam yaa.s.s.s
     
  9. ---

    --- New Member

    ruh bağı çıkmış sanırım bu konu hakkında bilgisi olan var mı???
     
  10. erva xp

    erva xp <b>"masalcı"</b>

    eed kuzum çıktı hatta dağıtıldı okuyup bitirenler bile varmışş... (face saolsun:))
    ama daha okumadımm isterseniz face de bir iki bölüm buldum onları eklerim ...
     
  11. miss.esin

    miss.esin New Member

    ben aldım ve bi günde bitirdim :)) açıkçası sonunu begenmedim çünkü heyecanlı bi yerde bitiyor. olaylar iyice karışıyor. hatta sonlara doğru yaklatıkça çok sinirlendim olayları nasıl çözecek bu kadarcık sayfada diye ama yazarın da zaten çözmeye niyeti yokmuş :D :D bitince anladım.

    6. kitap ne zaman çıkacak bi bilgisi olan var mı??
     
  12. evilnumbers

    evilnumbers New Member

    Bende şuan okuyorum xD Fena gitmiyor ama dayanamayıp kitabı biraz inceledim ve Rosala Dimitrini durumu sinirimi bozdu -_-'

    6. kitap 7 aralıkta USAde çıkıyor ve serinin Rosaun açısından anlatılan son kitabı diğer kitaplar 2012de çıkcakmış ve önceden önemsiz olan karakterler şimdi baş karakter olcakmış valla 6.yı merakla bekliyorum nolcak Rosa Dimitriye kavuşabilcek mi kim ölcek yada nasıl bir son olcak xD
     
  13. erva xp

    erva xp <b>"masalcı"</b>

    bnce yha kavusurlar yada ikiside ölür eer rose bskasıyla birlkte olrsa karar verdik nazla richelle nin evini bombalıcaz :D:D:D:D:D:D:D:D:D
     
  14. berfu

    berfu New Member

    ya ruh bağının sonunda rose la dimitriye noluyoo ya söyleyn catlicammmmm sınav haftası almamak için kendimi zor tutyrm lütfen söylynnnn
     
  15. fbcakmak

    fbcakmak New Member

    5. kitabı aldım ve gece başlayıp sabaha bitirdim. Tek kelimeyle müthişti, yazar kendini aşmış :) şimdi netten 6. kitabı indirmeye çalıştımama 6. kitap "son kurban" 7 aralıkta çıkacakmış :( ve rivayete göre Rose ölecekmiş , tabi bunlar sadece yorumlar yazarın ağzını ise bıçak açmıyor ne yazıkki :)
     
  16. erva xp

    erva xp <b>"masalcı"</b>

    yha rose ihanetle suclanıyo(tatiana yı öldrdn diolar) cezasıda ölüm !!!:':)':)'(
    dimka da rose ask tükenr bnki tükendi dio rose acaiip kötü oluyo dimka bole diyinceee sonrada finish!! (bn kitabı okymdm bizim de yzlı haftsı:( ama face saolsun :D)
     
  17. ---

    --- New Member

    valla eklersen çok sevinirim:Frnds::Frnds::Frnds:
     
  18. Dimka-rose

    Dimka-rose New Member

    Bn okudum dimitriyle aralarinda hic bi gelisme olmuo sadece dimitri rose u gardiyanlara vermemek icin hepsine pat kut dalio :D
     
  19. erva xp

    erva xp <b>"masalcı"</b>

    Kafeye girdiğimde kimsenin benimle ilgilenmesini dert etmemem gerektiğini keşfettim. benden daha çok dikkat çeken biri vardı.
    dimitri.
    her zamanki gardiyanlarıyla beraber dışarıdaydı. özgür kalması beni sevindirsede onu izlemeye devam etmeleri sinirime dokundu.
    En azından çevresini saran kalabalık yoktu. kahvltı için içeri girenler ona bakmaktan kendini alamıyor ama ortalıkta oyalanmıyorlardı. yanında 5 gardiyan vardı, bu da normal sayısının aalması demekti. iyiye işaretti. tek başına oturuyordu önünde kahveyle yarısı yenmiş bir çörek vardı. bir kitap okuyoru ve kovboy romanı olduğuna her şeyine bahse girebilirdim.
    kimse onunla oturmadı. eşlikçileri bir koruma halkası oluşturmayı sürdürdü, duvarların dibindeki bir çift, bir kişi girişte ve yakınlarındaki masalarda iki kişi. gereksiz bir güvenlikti. dimitri tamamen kitabına gömülmüştü. gardiyanlara ve izleyicelere aldırmıyordu. ya da aldırmıyormuş gibi görünüyordu. zararsız görünüyordu ama edriyan ın kelimelerini hatırladım. "içinde hiç strigoi kalmış mıydı ? karanlık bir parçası var mıydı ?" dimitri nin kendisi içinde karanlık bir parça taşıdığını ve bu yüzden hiç kimseyi gerçekten sevemeyeceğini söylemişti.
    birbirimizi her zaman farkederdik. kalabalık bir salonda daima onu bulabilirdim. kitapla meşgul olmasına karşın tezgaha yürüdüğümde başını kaldırıp bana baktı. bir saniye için göz göze geldik. yüzü ifadesizdi ama BİR ŞEYİ BEKLEDİĞİ İZLENİMİNE KAPILDIM.
    ŞAŞKINLIKLA BENİ BEKLEDİĞİNİ KAVRADIM. HER ŞEYE RAĞMEN KİLİSEDEKİ KAVGAMIZA RAĞMEN... onu rahat bırakmayacığımı ve aşkımı ilan etmeyi sürdüreceğimi düşünüyordu. Neden ? o kadar mantıksız davranacağımı mı sanıyordu ? yoksa... onun peşinden koşmamı mı istiyordu ?
    nedeni her neyse ona istediğini vermemekte karalıydım. beni çok incitmişti. ondan uzak durmamı söylemişti. ve tüm bunlar hislerimle oynamak için bir tür oyunsa ben bu oyuna alet olmayacaktım. ona mağrur bir bakış atıp oyalanmadan tezgahın önüne geçtim. çay ve çikolatalı ekler siperiş ettim. bir saniye düşündükten sonra bir ekler daha sipariş ettim. bugün iki eklerlik günlerdendi.
    planım dışarıda yemekti ama pencereden baktığımda düşmeye başlayan yağmur damlalarını gördüm. kahretsin. havayla mücadele edip başka bir yere gitme ihtimalini değerlendirdim ama dimitri nin beni kaçırmasına izin vermeyecektim. uzağındaki bir masaya yöneldim, ona bakmamak için elimden geleni yaptım.
    "hey rose bugün konseye gidecek misin ?"
    aniden durdum. dimitri nin gardiyanlarından biri konuşmuş ardından arkadaşça gülümsemişti. adını hatırlamıyordum ama bana karşı her zaman nazikti. kaba davranmak istemediğim için isteksizce karılık verdim. sohbeti sürdürürse bir süre dimitri nin yakınında kalmam gerekecekti.
    "evet" dedim ve dikkatimi gardiyandan uaklaştırmamak için büyük bir çaba harcadım. "gitmeden bir şeyler atıştırayım dedim"
    "seni içeri alacaklar mı ?" diye sordu bir diğer gardiyan. o da gülümsüyordu.

    bir an için son öfke krizimle alay ettiklerini zannettim. ama hayır... alay değildi. yüzlerinden onayladıkları anlaşılıyordu.
    "güzel soru" diye itiraf ettim. eklerimden bir ısırık aldım. "ama yakında öğreneceğiz. bu sefer uslu durmayı deneyeceğim"
    ilk gardiyan güldü. "umarım uslu durmazsın. o grup aptal yaş kanunuyla ilgili baş ağrısı çekmeyi hak ediyor." diğer gardiyanlar başlarını sallayarak bunu onayladı.
    "ne yaş kanunu?" diye sordu dimitri.
    isteksizce ona baktım. her amanki gibi nefesim kesildi. kes şunu rose diye kendimi azarladım. ona kızgınsın unuttun mu ? artık adrianlasın.
    "soylular bir kanun çıkarıp on altı yaşındaki dampirlerin de on sekiz yaşındakiler kadar strigoi lerle savaşabileceğine karar verdi" dedim ve eklerimden bir ısırık daha aldım. dimitri aniden başını kaldırdığında ekler neredeyse gırtlağıma takılacaktı. "hangi on altılıklar strigoi lerle savaşıyor ?" gardiyanlar geriledi ama bir hamlede bulunmadı.
    ekleri yutmam zaman aldı. ardından biraz da korka korka konuştum. "kanun bu. bütün on altı yaşındakiler savaşmaya gidecek. dampirler artık on altı yaşında mezun olacak. "
    "bu ne zaman oldu" diye sordu.
    "önceki gün. kimse sana söylemedi mi?" gardiyanlarına baktım.
    biri omuz silkti. dimitri nin dampir olduğuna inanıyorlardı ama onunla sohbet etmeye başlamaları zaman alacaktı. sosyal ilişki kurduğu kişiler yanluzca lissa ve savcılardı.
    "hayır" haberi düşünen dimitri nin kşları çatıldı. ses çıkarmadan eklerimi yedim, kanunun onu konuşmaya iteceğini umuyordum, öyle de oldu.
    "bu çılgınlık" dedi. "ahlaki açıdan yanlış olmasını saymıyorum, o kadar genç yaşta dövüşmeye hazır değiller. bu intihar demek."
    "biliyorum. tasha başarılı bir şekilde kanun aleyhine konuştu ve ben de söyleyeceklerimi söyledim."
    son sözüm üzerine dimitri şüpheci gözlerle beni süzdü ve gülümseyen gardiyanlara baktı.
    "oylar birbirine yakın mıydı?" diye sordu. benimle sorgulama tarzında konuşuyordu, yüz ifadesi ciddiydi ve gardiyan gibi davranıyordu. depreyonda olmasından iyiydi. bana gitme mi söylemesinden çok daha iyiydi.
    "kıl payı kazdılar. lissa oy verebilseydi yasa geçmeyecekti."
    "ah" dedi. kahve fincanıyla oynadı. "nisap meselesi"
    "bundan haberin var mıydı ?" diye sordum şaşkınlıkla.
    "eski bir moroi yasasıdır."
    "bende öyle duydum."
    "muhalefet ne yapmaya çalışıyor ? konseyi kazanmaya mı yoksa lissa dragmir in oy hakkını elde etmeye mi ?"
    "ikiside ve başka şeyler"
    başını iki yana sallayıp saçını kulağının arkasına attı. "böyle olmaz. brini seçmeli ve bütün ağırlıklarıyla ona aynamalılar. en zeki seçim lissa. konseyi dragomir lere ihtiyacı var ve insanların ona nasıl baktığını gördüm. lisa nın konseye katılması için destek toplamak zor olmayacaktır."
    ikinci eklerime başladım. dimitri görmezden gelmekle ilgili kararımı unuttum. dikkatini dağıtmak istemiyordum. gözlerine eski ateşi indiren ilk şey buydu, gerçekten ilgileniyormuş gibi göründüğü tek şey. elbette lissa ya hayatını adamasını ve bana sürekli ondan uzak durmamı tekrarlamasını saymazsak. bu dimitri den hoşlanmıştım. uzun zaman önce tanıdığımla aynı dimitriydi, doğru bildiği amaçlar uğruna hayatını riske atmaya gönüllü kişiydi. nerdeyse içimden yeniden can yakıcı, mesafeli dimitri olmasını dileyecektim çünkü bu hali eski anıların zihnime doluşmasına yol açmıştı. aramızdaki çekimin geri gelmesinden bahsetmiyorum bile. gölerinde o tutkulu bakış varken her zamankinden daha seksi görünüyordu. bu yoğun ifade savaştığımız veye seviştiğimiz zaman yüzüne yerleşirdi. olması gereken dimitri buydu. güçlü ve dizginleri eline almış biri. onu bu halde görmek beni memnun etmişti, aynı zamanda da kalbimin acısını arttırdı. çünkü onu kaybetmiştim.
    dimitri duygularmı tahmin ettiyse bile belli etmedi. ciddi bir ifadeyle bana baktı ve bakışlarının gücü beni sardı. "tasha yı gördüğünde bana yollar mısın ? bunu konuşmalıyız."
    "yani tasha arkadaşın olabilir ama ben olamam öyle mi ?"
    bu keskin kelimeler ben onları engelleyemeden dudaklarımdan döküldü. kızardım, diğer gardiyanların öününde kontrolümü kaybettiğim için kendimden utandım. anlaşılan dimitri seyirci istemiyordu. benimle ilk konuşan gardiyana döndü. "baş başa kalabilir miyiz?"
    gardyanlar birbirleriyle bakıştı ve gözle görülür ölçüde geri çekildi. ama dimitri nin çevresindeki yerlerini korudular. yine de başkalarının duymyavağı bir konuşma yapabilirdik. dimitri bana döndü. bir iskemle çektim.
    "sen ve tasha tamamen farklısınız. o güven içinde hayatımda kalabilir. sen kalamazsın."
    "yine de" dedim öfkeyle saçlarımı savurarak "anlaşılan işine geldiğinde hayatında olmamda bir sorun görmüyorsun. örneğin ayak işlerine bakmam veya mesajlarını iletmem gerektiğinde"
    "hayatında bana ihtiyacın varmış gibi görünmüyor" dedi sert bir sesle ve başıyla sağ omzumu işaret etti. nweler olduğunu anlamam bir kaç saniyemi aldı. saçımı savururken boynumu ve ısırık izini ortaya çıkarmıştım. kızarmamayı denedim utanacak bir şey yoktu. saçımı yeniden öne aldım.
    "seni ilgilendirmez" diye fısıldadım. diğer gardiyanların ısırık izini görmediğini umuyordum.
    "kesinlikle" sesinde zafer havası vardı. "çünkü benden uzakta hayatını yaşamalısın"
    "tanrı aşkına" diye bağırdım. "şunu keser misin.."
    gözlerim yüzünden uaklaştı çünkü bir ordu etrafımızı sarmıştı. tamam tam olarak bir ordu olduğu söylenemezdi ama öyle de olabilirdi. bir an sadece dimitri yle benim dışımda güvenlik görevlileri vardı. sıradan gardiyanlarda değil. gardiyanların resmi giydikleri siyah beyaz formaları giymiş, yakalarında kraliçeyi koruduklarını belli eden kırmızı düğmeleri taşıyan görevliler. en az yirmi taneydiler.
    ölümcül olduklarını biliyordum en iyilerin en iyileriydiler. tarih boyunca kral ve kraliçelere saldıran katiller kraliyet gardiyanları tarafından altedilmişti. onlar ölümün ayaklı haliydi. ve şimdi hepsi etrafımıza toplanmıştı. dimitri de sustu ben de sustum. neler olduğuna emin değildik ama tehdidin bize yönelik olduğunu anlamıştık. aramızda masa ve iskemleler vardı ama düşman tarafından çevrelendiğimizde ne yaparsak onu yaptık. sırt sırta verdik.
    Dimitri nin gardiyanları sıradan kıyafetler giymişti ve diğer gardiyanların gelişine şaşırmış görünüyordu ama eğitimleri gereği hemen kraliçenin gardiyanlarına katıldılar. artık gülümseme veya şaka yoktu. KENDİMİ DİMİTRİ NİN ÖNÜNE ATMAK İSTİYORDUMama bu koşullar altında imkansızdı.
    "Bizimle gelmen gerekiyor" dedi kraliçenin gardiyanlarından biri "direnirsen kaba kuvvete baş vuracağız."
    her birinin tek tek yüzüne bakarken "onu rahat bırakın !" diye bağırdım. içimdeki öfkeli karanlık patladı. nasıl olurda hala ona inanmazlar dı ? neden onun peşine düşüyorlardı ?
    "Hiç bir şey yapmadı. neden onun dampir olduğunu kabul edemiyorsunuz ?"
    ilk konuşan adam bir kaşını kaldrdı.
    "Onu kastetmemiştim."
    "Siz.. benim için mi burdasınız ?" diye sordum. yakın zamanda ne gibi belalara bulaştığımı düşündüm. kraliçenin geceyi adrian la geçirdiğimi öğrenip öfklendiğini düşündüm. ama öyle olsa saray gardiyanlarını beni almaya yollamazdı. yoksa yolar mıydı ? sonunda aykırıklıklarım canına tak mı etmişti ?
    "Hangi nedenle ?" diye srdu dimitri. uzun, muhteşem vücudu süşmanca bir havaya bürünmüştü.
    adam dimitri yi görmeden gelip bakışlarını üzerime dikti. "söylediklerimi tekrarlatma. ya bizimle gelirsin ya seni götürürüz." elinde kelepçe vardı.
    gözlerim kocaman açıldı. "çılgınlık bu ! siz bana ne olduğunu söyleyene kadar hiç bir yere gitmyorum..."
    (bir paragraf atlıyorum. rose iki grdiyanla kavga etti.)
    bu sırada diğer gardiyanlar dövüşe katıldı. her ne kadar bir kaç sağlam umruk attıysam bile sayılarının çok fazla olduğunu biliyordum. gardiyanlardan biri kolumu yakalayıp kelepçe takmayı denedi. bir kaç çift el diğer taraftan yakalayıp beni çektiinde durmak zorunda kaldı.
    Dimitri.
    "Sakın ona dokunma" diye bağırdı gardiyana.
    ses tonu ürkütücüydü. beni arkasına aldı ve vücudunu bana siper etti. gardiyanlar her yandan üzerimize geliyordu. dimitri bir zamnalar herkesin kendisine tanrı demesine yol açan ölümcül zarafetiyle dövüşmeye başladı. kimseyi öldürmedi ama o gün ayağa kalkamayacakalrına emin oldu. eğer biri onun strigoi ye dönüştüğü için ya da kilit altında tutuluduğu dönem yüzünden dövüş yeteneğinin azaldığını düşündüyse çok yanılmıştı. dimitri doğanın kuvvetlerinden birydi, hem bütün ihtimallere karşın dövüşü kazandı hem de benim savaşmama engel oldu.
    kraliçenin gardiyanları en iyilerin iyileri olabilirdi ama dimitri... eski aşığım ve eğitmenim başlı başıan bir kategoriydi. dövüş yeteneği herkesin üstündeysi ve onu beni ssavunmak için kullanıyordu.
    "Geri çekil" diye emretti bana. "sana el sürmelerine izin vermeyeceğim."
    başlangıçta beni koruması çok hoşuma gitti ama övüşün parçası olmamaktan nefret ettim. onu dövüşürken izlemek etkileyiciydi. hem güzel heme tehlikeli görünüyordu. tek kişilik bir orduydu, sevdiklerini koruyan ve düşmanları na dehşet saçan bir savaşçıydı...
    o anda korkunç bir şeyin farkına vardım.
    "Dur" diye bağırdım aniden. "Sizinle geleceğim"
    başlangıçta kimse beni duymadı. herkes kend,n, dövüşe kaptırmıştı. gardiyanlar dimitri nin arkasına gelmeye çalışıyordu ama dimitri eline geçen her şeyi kullanarak onları uak tutuyordu. kim bilir, belki de gerçekten bir orduyu tek başına yenebilirdi.
    ona izin veremezdim.
    dimitri nin kolunu tuttum. "dur" diye tekrarladım. "dövüşü kes."
    "rose..."
    "dur!"
    hayatım boyunca başka hiç bir kelimeyi bu kadar yüksek sesle bağırdığımı sanmıyordum. sesim içeride ynkılandı hatta saraya kadar bile gitmişti. herkesin durmasını sağlayamadım ama gardiyanlar yavaşladı. kafenin çalışanları tezgahın arkasından bize baktı. dimitri hala hareket ediyordu kendimi önüne attım.
    "dur" sesim fısıltı halinde çıktı. herkes sessizleşti. "onlarla dövüşme. gardiyanlarla gideceğim"
    "hayır, seni almalarına izin vermeyeceğim."
    "vermelisin" diye yalvardım.
    hızlı hızlı nefes alıp veriyordu, vücudunun her parçası savaşmya hazırdı. ne düşündüğümü anlamasını umdum. gardiyanlardan biri öne çıktı, amacı dimitri yi kışkırtmaktı ve o bu numarayı yuttu. gardiyanın önünü kesip savunma pozisyonu aldı ama aralarına girip dimitri nin elini tuttum. teni sıcaktı, ona dokunmak çok doğru şeçimdi.
    "lütfen. bu kadar yeter."
    o zmana ne demek istediğimi anladı. insanlar hala ondna korkuyordu. kimse ne olduğuna emin değildi. lissa sakin ve normal davranmasının korkularını yatıştıracağını söylemişti ama bu, gardiyanlardan oluşan bir orduyu yenmek ? ona iyi puan kazandırmayacağı kesindi. belki de artık her şey için çok geçti. ama hasarı kontrol altına almayı denemeliydik. benim yüzünden onu kilitlemelerine izin vermezdim. bana baktı ve kendi mesajını yolladı. BENİM İÇİN SAVAŞACAKTI, BENİ ALMAARINI ENGELLEMEK İÇİN GEREKİRSE YIKILANA KADAR DÖVÜŞECEKTİ."
    başımı iki yana salladım ve elini sıkıp onunla vedalaştım. parmakları aynı hatıradığım gibi uzun, ve zarifti. yıllar süren eğitim sonucu oluşmuş nasırları vardı. elini bırakıp ilk konuşan gardiyana döndüm. sanırım liderleri oydu.
    ellerimi uatıp öne çıktım. "sizinle geleceğim. ama lütfen onu hapsetmeyin. vaşımın belada olduğunu düşündüğü için kavga etti."
    sorun şu ki kelepçeler bileğime gerildiği anda başımın belada olduğunu düşünmeye başladım. gardiyanlar birbirine yardım ederken liderleri derin bir nefes ald ve geldiğinde beri söylemye çalıştığı şeyi söyledi. victor'ın adını duymayı bekleyerek yutkundum.
    "Rose hathaway ihanet nedeniyle tutuklanmış bulunuyorsun."
    beklediğim şey bu değildi. teslim olarak puan kazandığımı umarak "ne ihaneti?" diye sordum.
    "kraliçe tatiana'yı öldürmekle suçlanıyorsun."
    not :facebook ta yer alan Vampir Akademisi adlı gruptan alıntıdır.
     
  20. erva xp

    erva xp <b>"masalcı"</b>

    bir iki yer daha vardı ama bulamıyom:(:(
    Gardiyanlar Dimitri'nin yanında ve yanıma oturduğundmda yüzündeki ifade hem şaskın hem değildi.
    ''Yapma''diye fısıldadı.''Burada olmaz''
    ''Hayal bile etmem yoldaş''diye mırıldandım.''Buraya ruhum için geldim.

    Buraları geçiyorum.Rose eskileri hatırlıyor.
    ^^^
    Dimitri'ye döndüm.'Tanrı seni affedebiliyorken senin kendini affetmemen bencillik değil mi?
    ''Bu cümleyi söylemek için ne kadardır bekliyorsun?

    Buralaraı da geçiyorum.
    ^^
    Seni burada istemiyorum dedi Dimitri.
    Rose:Ama beni incitmeyeceksin biliyorum.
    Dimitri:Seni çoktan incittim.Neden anlamıyorsun.
    Rose:Bana dedin ki gitmeden önce bana beni sevdiğini söyledin.Bundan nasıl vazgeçebilirim.
    Dimitri:Çünkü her şey için çok geç.Sürekli sana yaptıklarımı hatırlamak istemiyorum.
    Sonra Rose,Dimitri'ye dokunmak için uzanıyor ama Dimitri sanki Rose yılanmış gibi irkilip aniden ayağa fırlıyor.
    Dimitri:Rose.Kes şunu.Benden uzak dur.
    Rose:Bu iş bitmedi.Senden vazgeçmeyeceğim.
    Dimitri:Ben senden vazgeçtim.Aşk tükenir.Benimki tükendi.
    İnanmayan gözlerle ona baktım.Bunca zaman tek bir kez bile bunu söylememişti.İtirazları her zaman yaptığı canavarlıktan duyduğu pişmanlık ve aşktan korkmakla ilgiliydi.Ben senden vazgeçtim.Aşk tükenir.Benimki tükendi.Kelimeler bi tokat gibi yüzüme indi.Geri çekildim.Yüz ifadesinde bişeyler değişti,sanki beni incittiğini anlamıştı.Görmek için oyalanmadım.Bunu yerien ayağa kalktım ve arka taraftaki kapılara koştum.Biraz daha kalırsam kilisededeki herkesin ağladığımı görmesinden korkuyordum.
    not: facebook taki Vampir Akademisi adlı gruptan alıntıdır.
     

Bu Sayfayı Paylaş