Sultan Ahmet Camisi

'Marmara Bölgesi' forumunda Uygu tarafından 28 Eyl 2012 tarihinde açılan konu

  1. Uygu

    Uygu New Member

    Sultan Ahmet Camii 1609-1616 yılları arasında sultan I. Ahmet tarafından İstanbul'daki tarihi yarımadada Mimar Sedefkâr Mehmet Ağa'ya yaptırılmıştır. Cami Mavi yeşil ve beyaz renkli İznik çinileriyle bezendiği için ve yarım kubbeleri ve büyük kubbesinin içi de gene mavi ağırlıklı kalem işleri ile süslendiği için Avrupalılarca "Mavi Cami (Blue Mosque)" olarak adlandırılır. Ayasofya'nın 1934 yılında camiden müzeye dönüştürülmesiyle İstanbul'un ana camisi konumuna ulaşmıştır. Aslında Sultan Ahmet Camisi külliyesiyle birlikte İstanbul’daki en büyük yapı komplekslerinden biridir. Bu külliye bir cami medreselerhünkar kasrı arasta dükkânlar hamam çeşme sebiller türbe darüşşifa sıbyan mektebi imarethane ve kiralık odalardan oluşmaktadır. Bu yapıların bir kısmı günümüze ulaşamamıştır.


    [​IMG]

    Mimari

    Yapının mimari ve sanatsal açıdan dikkate şayan en önemli yanı 20.000'i aşkın İznik çinisiyle bezenmesidir. Bu çinilerin süslemelerinde sarı ve mavi tonlardaki geleneksel bitki motifleri kullanılmış yapıyı sadece bir ibadethane olmaktan öteye taşımıştır. Caminin ibadethane bölümü 64 x 72 metre boyutlarındadır. 43 metre yüksekliğindeki merkezi kubbesinin çapı 235 metredir. Caminin içi 260 pencereyle aydınlatılmıştır. Yazıları Diyarbakırlı Seyyid Kasım Gubarî tarafından yazılmıştır. Çevresindeki yapılarla birlikte bir külliye oluşturur ve Sultanahmet Türkiye'nin altı minareli ilk camisidir.

    [​IMG]



    Sultan Ahmet Camisi'nin 1895 yılındaki hali

    Altı Minarenin Hikayesi

    Efsaneye göre dönemin padişahı I. Ahmet başta minareleri altından yaptırmak istemiştir. Ama kaplamada kullanılacak olan altının değeri padişahın bütçesini fazlasıyla aşınca caminin mimarı Sedefkar Mehmet Ağa bu emri güya yanlış işiterek "altın" sözcüğünden "altı" yaparak camiyi 6 minareli inşa ettirmiştir.

    Ancak efsaneler bir kenara İstanbul'da meydana gelen her büyük olay her büyük eser İslam dünyasını yakından ilgilendiriyor ve başlıca konu ediliyordu. Sultan Ahmet Camisi'nin yapılması da hayranlıklar geniş yankılar uyandırmıştı. Fakat İmparatorluğun bazı eyaletlerinden de itirazlar gelmişti. İtiraz edenler camiye altı minare yapılması kabe'ye saygısızlık olur diyorlardi. Çünkü o zamanlar altı minaresi olan tek mabed Mekke'de idi. Padişah bu meseleyi bütün İslam alemini memnun edecek bir şekilde halletti: Mekke'ye yedinci minareyi yaptirdi.

    [​IMG]


    İç mekan




    Sultan Ahmet Camisi'nin 1895 yılındaki haliMinarlerle alakalı diğer bir husus da şerefelerdir. Sultanahmet minarelerinin dördü üçer ikisi de ikişer şerefelidir ve toplam 16 şerefe yapmaktadır ki bu da aynı zamanda Sultan Ahmet'in 16. padişah olduğuna işaret eder.

    Caminin içeriye açılan 3 kapısından herhangi birinden girildiğinde dış görünüşü tamamlayan boyama çini ve vitray camlarının zengin ve renkli süslemeleri ile karşılaşılır. İç mekan büyük bir bütündür; ana ve yan kubbeler geniş sivri kemerlerin dayandığı 4 iri sütun üzerinde yükselir. Caminin içini 3 taraftan çevreleyen balkonların duvarları yine iznik çinileri ile süslüdür. Bunların yukarısı ve bütün kubbe içleri ise boya işidir. Avlunun batı girişinde ise demirden ağır bir kordon bulunmaktadır. Bu kordon avluya atıyla giren padişahın kafasını çarpmaması için eğmesini gerektiriyordu. Bupadişahın bile camiye girerken kendisine çeki düzen vermesi gerektiğini göstermek amaçlı sembolik bir eylemdi.

    [​IMG]


    Gece görünümü


    *

    Alıntı
     

Bu Sayfayı Paylaş